1781 yılında Konya’da dergahta vefat etmiş bu zatın hayatı
cezbe ve muhabbet hikayesidir.Bu cezbe ve muhabbetle Konya’ya seyahati ,sanki
dönüşü olmayan tek yönlü bir seyahat olmuştur.Bu zatın Mevleviliğe intisabı
hakkında şu menkıbe anlatılır:
“Bir gün Ebubekir Çelebi hazretleri halvethanesinden
çıktı ve dervişlerdin iki kişi huzuruna
çağırdı.Konya’nın İstanbul yönünde bulunan Sille köyüne gitmelerini emretti ve
onlara ‘Orada tarikat fukarasından Şeyh Ahmet Kösec trabzoni denilen bir kimse bulacaksınız..Hazret-i
Hünkarı ziyaret amacıyla memleketimize gelmek üzeredir.Ona söyleyin doğru bizim
eve gelsin .Matbaha girmek ve hizmette bulunmak niyetinden vazgeçsin .O kamil
ve mükemmil bir zattır.Hizmete ihtiyacı yoktur.Siz onu hemen bana getirin’buyurdu.
Hakikatı anlaşılamayan ve terkine de imkan bulunmayan
bu garip emir karşısında dervişler şaşırdılar.Kendilerini gönderen Çelebi
Hazretlerinin hal ve şanını bildikleri
ancak karşılamak üzere gönderildikleri Kösec Ahmet Efendinin haline herhangibir
vukufiyetleri olmadığından bu emir keşfü keramet kabilindenmidir yahut bir remz ve işaretmidir ,anlıyamadılar
.Sille denilen yere vardıklarında o zatı buldular.Gördüler ki ağlıyor,bayılıyor
ah ile feryad ediyor,bazen secde ediyor ,bazen de kendini toparlayıp
iyileşiyor.Kah darlaşıyor kah geniş nefes alıyor.Hz.Hünkarın türbesini
gördükçe “Allah,Allah”deyip kendini ve
herşeyi kaybediyor..Çelebi hazretlerinin gönderdiği o iki zattan biri şöyle
dedi:”O zata kavuşup selam verdiğimde bana öyle bir nazarla baktı ki üzerime
gelen halin şiddetinden helak olacaktım.Bir müddet kendilerinden geçip daha
sonra toparlandıklarında:”Ya Şeyh,bizimle gelmeyi kabul ediyormusunuz ?Çelebi
hazretleri sizi istiyor,bizi bu işle vazifeli kıldı”dedik.Çelebi hazretlerinin
huzuruna getirdik.Bir gün yahut daha az Çelebi hazretleri halveti mahsusalarına
aldı.Mevlevi kisvesiyle çıkarıp fukarayı mevleviyyeden kamillere mahsus adap ve
rüsum ile hücreyi teşrifini dergahın halifesine emretti.Kösec Ahmet efendi bu
merasim icra edildikten sonra dervişlerle musafaha ederken ağlıyor “Beni kabul
edin “diye şimdiki kabrinin blunduğu yeri işaret ederek “Buradan bir mezar yeri
verin”diyor adeta altı ay sonraki irtihal edeceği tarihi tayin ediyordu.Nitekim
dediği gibi oldu.Vasiyeti de yerini buldu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder