Büyüklerden birine senelerce hizmet eden bir mürit:”Efendim
! Bana ismi azam’ı öğretmenizi istiyorum”der.O büyük zat:”Buna ehliyetiniz var
mı?”deyince “Evet”diye cevap verir.Şeyh efendi:”Öyle ise şehrin kapısına git,
orada olup bitenleri gel bana anlat”der.
Mürit çıkar, şehrin kapısına gidip oturur.Etrafı seyreder.Görür
ki bir ihtiyar, hayvanı ile bir yük odun getiriyorken asker onu döver ve
odunlarını zulmen gaspeder.Salik biraz daha bekledikten sonra daha fazla
sabredemez kalkar gider hadiseyi şeyhine anlatır.Şeyh dinledikten sonra sorar:”Eğer ismi azamı bilse idin orada ne
yapardın?”.Salik cevap verir:”Askerin helakına dua ederdim ?”.Şeyh efendi
:”Fakat bilesin ki bana ism-i azamı öğreten o ihtiyar oduncudur”.
Bir mü’minde bu oduncuda olduğu gibi sabır, rahmet ve halka
şefkat sıfatları kemaliyle tahakkuk etmeksizin İsm-i Azamı bilmeğe layık olmaz, bu sebeble cihad-ı ekbere
ihtimam ederek nefsi ıslah eylemek ve Hakk’a teslimiyetle kamil bir kul olmak
lazımdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder