3 Mayıs 2020 Pazar

SARI ABDULLAH HAZRETLERİNİN SÜLUK YOLUNA GİRİŞİ

Mesnevi şarihlerinden Sarı Abdullah hazretleri on beş yaşlarında süluka başlamasıyla anlatır: Babalığım Hüseyin Ağa ile birlikte Kırkçeşme yakınlarında peştamal dokuyanların bulunduğu bir çarşya gittik. Babalığm bana  dedi ki:"Oğlum ben ihtiyar oldum, rıhlet yakındır. Seni hakkani dostlarımla görüştürmek isterim" der. Peştamal dokuyan bir dükkana götürür. Yolda giderken "Oğlum şimdi varacağımız mecliste "Buraya gelmekten maksadın nedir? " diye sana sorarlar "Maksudum matlubum Allah'dır, talebi Hakka geldim" diye cevap ver şeklinde tenbihatta bulunur.
Tezgah başındaki bir piri faninin yanına vardık. Pederim ona hitaben "Oğlumdur, kalbine bakmağa getirdim" dedi. O piri muhterem "Peki efendim efendimizden izinli misin" deyince pederim "Onun müsadesi olmadan mümkün mü, elbette müsadesini aldım" deyince yaşlı adam hücrenin duvarına vurdu. Beş-on adet yüzleri parlak adam zuhur etti. Beni ortalarına aldılar. Suali tekrar ettiler. O suretle cevap verdim. O zaman dükkan sahibi piri muhterem "Oğlum, gerçekten garazın Allah ise, içindeki masivayı çıkarır. Bu hal ile Hakka teveccüh edelim. Bakalım hakkınızda feyzi Hak ne mertebe zuhur eder" buyurunca içimdeki masivaya müteallik bir şey kalmadı. Tam ve teveccühde bulundum. Bu hal üzre iken "Allah" diye nida edip bihuş düştüm. Takriben bir saat bu halde kaldım. Ayılıp gözümü açtığımda o zatlar gitmiş, ihtiyar adam tezgahının başında işini yapmakta idi. Babalığım "Haydi Kalk oğlum gidelim" dedi. Piri muhteremin elini  öptük. Kalbimden zuhur eden nuru görmekte idim. Elbisemle örtmeye çalıştım. Piri muhterem tebessümle:"Oğlum, gizlemeye hacet yok, onu her göz göremez, onu ibkaya çalış" buyurdu.
Doğru evimize gittik. Kafama "Efendimiz" dedikleri zat kimdir suali takıldı. Bir zaman sonra babalığım beni Cuma namazı için Ayasofya camisine götürdü. Namaz çıkışı babam arkasına baktı, hemen geri geri çekildi ve selama murakıp durdu. Bir Piri muhterem hizamıza geldi, selam verdi"Hacı, oğlun bu mudur?" dedi."Evet" cevabını arz eyledi. Ben dahi kemali ihtiram ile elini öptüm. Kalbime derhal muhabbeti aks etti. Kalbimde masivallahdan bir şey kalmadı "Allah" diye sayha atarak yere düşüp bayıldım.Halk etrafımıza toplanmış bu ne haldir " diye sorarlarmış. Pederim "Sarası tuttu" diye savuşturdu. Beni bir hammalın arkasına verip evimize getirmiş. Elini öptüğüm o zat İdrisi Muhtefi hazretleri imiş.
Sarı Abdullah Efendi hazretleri, İdris-i Muhtefi hazretlerinin vefatından sonra Halil Paşa'nın delaletiyle Aziz Mahmud Hüdai hazretlerine intisap etmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder