"Ülkemizde İslam dininin manevi yönünün yeterince ortaya konulamaması kitleleri cami imamlarından ,ilahiyat profesörlerinden soğutmuştur.Dinin o coşkulu ,cümbüşlü vecdli hali yerini soğuk.normatif ve bürokratik din anlayışına bırakmıştır.Diyanetin en yüksek eğitim verdiği yer olan Haseki Din Eğitim merkezi müfredatı içerisinde hala "tasavvuf"dersi yoktur.Müftü olacak adaylar ,imamlar ne Mevlana'dan ne Yunus Dan ,İbni arabi'den bir satır bile okumadan mezun olmaktadırlar.Eğitim sistemimizde aynıdır.ilk okul,orta okul ,Lise ve yüksek öğrenim gençliği Mevlana'dan Yunustan İbni Arabi'den habersizdir.Bütün bunları topladığınızda Ülke, maneviyat pazarında satılacak malları olanların iştahını kabartmaktadır.Bu boşluğu gören, doğudan Batı'dan her türlü mistik akım ,ülkemize hücum etmektedir.Düşünce özgürlüğüne inanan ve savunan birisi olarak bunların hapsine saygı ile yaklaşıyorum ve polisiye tedbirlerle bunların önlenmesi gerektiğine inanmıyorum.Sadece İslam maneviyatının da eşit şartlarda ifade biçimlerinin olması gerektiğini savunuyorum.Binlerce senedir bu toprakların kültürel yapısını şekillendiren maneviyatı kötülemeye devam ederseniz bu boşluğu Hindu,Budist,Kabala akımlarının doldurmaya çalışmasına da şaşırmamak gerekir"(Prof.Dr.Mahmut Erol KILIÇ).
Mevlanasız,Yunussuz,İbni Arabisiz bir diyanet ne anlatır.Pet şişe içinde su satılırken hale Abdest suyundan başlayan bir fıkıh,insanı nereye götürebilir ? Hoca kürsüde bağırır cüzuu ,la yecuzu (caizdir,caiz değildir)diye bakmaz ki kendine acaba kendisi caiz midir? değil midir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder