Nurettin Topçu anlatıyor.Üniversiteden arkadaşı Peter,bir Noel akşamı kilise ve katedralleri dolaşmak için sözleşirler.İlk girdikleri küçük bir kilisede orta yaşlı bir kadın, bir köşeye çekilmiş, diz üstü yere kapanmıştı.İki büklüm olmuş, başını sağ dizine koymuş ve kendinden geçmiş bir vaziyette sessizce ağlıyor ve kısık sesle inilti halinde ."Un peu de pitie, mon Dieu!" diye yalvarıyordu.Nurettin kadına yaklaştı ,iyice kulak verdi,acaba başka bir dua edecek mi diye merak ediyordu.Oysa o, hep aynı cümleyi tekrarlayıp duruyordu.Ne yanındaki adamın farkındaydı , ne de kiliseyi dolduran kalabalığın.
Nurettin Topçu verdiği söz nedeniyle o gece tam dört saat kilise ve katedralleri gezdiler.Sonra dönüşte o ilk kilisenin kapısının açık olduğunu görerek içeri girdiğinde o köşede aynı kadın iki büklüm vaziyette hale yerinde duruyordu.Tam dört saat olmuştu.Yine aynı kısık sesle "Un peu de pitie,mon Dieu!"diye inliyordu.Kadın kendinden geçmiş ,"Rabbim ,azıcık rahmet! Rabbim azıcık rahmet" anlamına gelen o duayı hala tekrar ediyordu.
Nurettin sessizce kiliseden çıktı.Evine gidip yattığında hala kadın gözlerinin önünde idi."Dua işte böyle yapılırsa ibadet olur" dedi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder