Hallac-ı mansur ve Mevlana hayranı olan Fransız düşünür Massignon, gerçek hayatta Arkeoloji ve sanat tarihi okumuştu.Genç bir arkeoloğ olarak Samarra (eski bağdat) harabelerinde kazı yapan bir Fransız şirketinde göreve başladı.Kazı sırasında karşılaştığı bir olay onu şok etti ve o olay üzerine o işi terk etti.Massignonun hayatını alt üst eden ve meslek değiştirmesine sebeb olan olay şudur:
Samarra harabelerinde yapılan arkekeolojik kazıda üzerinde arapça yazılar olan bir testi parçası bulunuyor.Araştırmalar sonucunda o sözün hallac'a ait olduğu anlaşılıyor.Hallac, o beyitte şöyle diyor:
"Allah'a kavuşmak için iki rekat namaz da yeter,
Lakin kul, o namazın abdestini, kendi kanıyla almış olmalıdır"
"Bu nasıl söz?= Kim bu adam?" diyerek sözün sahibini bulmak ister.Hallac'la alakalı herşeyi bulmak için Arapçayı öğrenir.Lisanını geliştirmek ve saf arapçayı öğrenmek için çöl bedevilerinin yanında kalır.Casuslukla suçlanır, hapse atılır.Bağdat'ın hatırlı bir ailesi olan Alusilerden tanıdık birisinin delaletiyle hapisten kurtulur.Bağdat,Şam,Kahire,İstanbul arasında adeta mekik dokur.Konya, kastamonu,Amasya,Bursa gibi kültür merkezlerine müteaddit defalar gider ,şehrin kütüphalenelerini didik didik araştırır.Çok uzun süren bu çalışma sonucunda Hallac'ın vefatının bininci yılına denk gelecek şekilde dört ciltlik bir kitap hazırlar ve kitap yayınlanır.Hallac'ın vefat tarihi 922 dir..
Massignon , Fransanın Cezayir politikasını hiç tasvip etmemiştir.Cezayir'e gönderilen tank birliğinin önüne dikilmiş"Benim cesedimi çiğnemeden , oradaki müslümanları çiğneyemezsiniz" demiştir.Paris camisine Cuma namazına gelen sözde isyancıları(!) yakalamak için cami kapısında bekleyen polis şefinin karşısına dikilmiş"Ben de Cezayir'in istiklalinden yanayım, haydi beni de tevkif et.Vatanları için mücadele edenler suçlu değiller,suçlu olsalar bile , onları yakalamanın yeri , cami kapısı değildir" diyerek onları azarlamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder