Hediye konusunu devlet erkanı açısından değerlendirirsek önümüze ,
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu,
5176 sayılı Etik Kanunu,
3628 sayılı Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu karşımıza çıkar
Yasalara
göre kamu görevlisi açısından “hediye”; devlet memurunun tarafsızlığını,
performansını, kararını veya görevini yapmasını etkileyen veya etkileme
ihtimali bulunan, ekonomik değeri olan ya da olmayan, doğrudan ya da dolaylı
olarak kabul edilen her türlü eşya ve menfaat olarak tanımlanmıştır.
Örneğin…
3628 sayılı kanunun 3. maddesinde şu yazılı:
–
Kamu görevlileri, aldıkları tarihteki değeri on aylık net asgari ücret
toplamını aşan hediye veya hibe niteliğindeki eşyayı, aldıkları tarihten
itibaren bir ay içinde kendi kurumlarına teslim etmek zorundadır.Keza.
Bu
kanuna bağlı olarak çıkarılan yönetmeliğin “Hediye ve Hibe” başlıklı 14.
maddesinde de şu var:
–
Hediyenin 10 gün içinde defterdarlığa değer takdiri için gönderilmesi şarttır.
Hediyenin kanunda belirtilen değeri aşması halinde ise, hediyenin ilgilinin
çalıştığı kuruma verilmesi gerekir. Bunun aksine davrananlar hakkında 3 yıldan
5 yıla varan hapis cezası söz konusudur!
Yasaların ayrıntısına girdiği hediye için "Hibe edilen uçak" girebilir mi?
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül makamında ayrılırken aldığı hediyeler için şöyle dedi:
“Kamu
görevlilerine verilen hediyelerin bedellerinin tespiti ve kayda geçirilmesi
konusundaki düzenlemeler, yasalar cumhurbaşkanlarını kapsamamaktadır. Bu
hediyeler devleti temsilen cumhurbaşkanlarının şahsına verilmektedir!”
TARİHİ BİR HADİSE
Cumhurbaşkanı
Celal Bayar, 12 Eylül 1958'de on sekiz gün sürecek Afganistan gezisine çıktı.
Saray bahçesinde gezinirken yanına gelen tazıyı sevip okşamasını gören Muhammet
Zakir Şah, Afgan tazısını Bayar'a hediye etti.
“Bastı”
adı verilen köpeğe bir süre Çankaya Köşkü'nde bakıldı. Ardından Atatürk Orman
Çiftliği Hayvanat Bahçesi'ne gönderildi…
Bir
akşam…
Cumhurbaşkanı
Bayar, Çankaya Köşkü'ndeki yemekte Tarım Bakanı Nedim Ökmen'e, “Bastı”yı
satmak istediği söyledi! Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi satın
alabilirdi! Bakan Ökmen şaşırdı. Bayar sebebini açıkladı:
İttihat
ve Terakki Cemiyeti'nin bölge sorumlusu olduğu dönemde, İzmir işgaliyle
birlikte Yunan güçleri ile Saray yanlısı yerli işbirlikçileri tarafından
aranmaya başlayınca kendisini Ödemiş/ Mursallı Köyü halkı saklamıştı. Bu köye
manevi borcunu çeşme yaptırarak ödemek istiyordu. “Bastı”yı bu sebeple satmak
istiyordu.
Bayar'ın
planı buydu. Ancak…
Türkiye'de
1958 yılı zor geçiyordu. Yapılan devalüasyonla 1 dolar 2.80 liradan 9.0 liraya
çıkarılmıştı. Atatürk Orman Çiftliği de zor durumdaydı. Buna rağmen çiftlik
yönetiminin belirlediği bilirkişi, dişisi olmadığı için üreme değeri
bulunmayan ve sadece ziyaretçilere gösterilebilecek tazının 1000-1500 lira
edebileceğini bildirdi. Bayar fiyata kızdı; yaveri Faik Taluy aracılığıyla 2
bin sterlin (20 bin lira) istediğini bildirdi. Tarım Bakanı Ökmen fiyatı
duyduğunda “Alt tarafı bir it, 20 bin lira eder mi?” diye tepki gösterse de
emir büyük yerden gelmişti! O zor günlerde 20 bin lira Bayar'a gönderildi.
Bayar
da parayı çeşme yapımında kullanmak koşuluyla İzmir Valiliği'ne ulaştırdı…
Sonra
ne oldu?
“KÖPEK
DAVASI”
“Bastı”…
İlk
kez bir cumhurbaşkanının yargılanmasına sebep oldu.
Köpeğin
satışı sebebiyle Celal Bayar, nüfuz ve makamını suistimal ederek kişisel
kazanç sağlamaktan Yassıada'da yargılandı.
Yüksek Adalet Divanı, irtikap suçu (nüfuzunu
kullanarak haksız kazanç sağlama) nedeniyle Celal Bayar'a, indirim yaparak 4
yıl 2 ay hapis cezası verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder