Siyaset dünyamızın klasik
dümenlerindendir. Her seçim öncesi her bir siyasi parti, milletvekili adayları
için seçim kılavuzu hazırlar. Bu ansiklopedi değerindeki (!) yazılı materyalde
milletvekili adaylarına seçmenin ayağına gidildiğinde ne yapılacağına dair pek
çok kıymetli tavsiyelerde bulunulur. Seçmene karşı nasıl nazik davranılacağı,
nasıl alttan alınacağı ne gibi şirinlikler
yapılacağı vs.. anlatılır. Esasında bu değerli (!) dokümanterin adı,
"seçmene karşı nasıl dansöz gibi kıvırtılır"dır. Pek de haksız
sayılmazlar!.. Bizim ahali de kıvırtanı seyretmeyi pek sever. 4 yılda bir eline
geçen altın değerindeki fırsatı sonuna kadar değerlendirmeyi de asla ve kata
ihmal etmez.
Türkiye'de şöyle bir seçmen mebus
ilişkisi vardır. Seçilene kadar o senin kapında bekler, seçildikten sonra da
sen onun kapısında su kulesi nöbeti tutarsın... Seçilene kadar sen onun
yemeğini yersin seçildikten sonra o senin emeğini yer... Seçilene kadar o senin
karşısında el pençe divan durur, seçildikten sonra sen onun karşısında asla ve
kata esas duruşunu bozamazsın. Seçilene kadar o senin cep telefonundan, ev ve
iş telefonlarından arar hal hatır eder, bir emrinin olup olmadığını sorar,
rahmetli babaannenin doğum gününü kutlar, dayına emmine, halana mutlaka
selamlarının iletilmesini ister. Seçildikten sonra sen onu aradığında sık sık
telefonu meşgule düşer ya da o güzel sesli hanım kız, aradığınız şahsa
ulaşılamadığını söyler. İçinizden en torpilli ve hatırlı olanına ise
Meclis'teki sekreter hanım "Sayın vekilimin programı çok yoğun. Notunuzu
hemen ileteceğim. En kısa zamanda size dönüş yapacağız" der. 1 ay sonra
cevaben telefon gelirse Millî Piyango'dan büyük ikramiye çıkmış gibi
sevinirsiniz... Seçilene kadar o size "Her zaman emrinizdeyim" der,
seçildikten sonra siz ona "Her zaman emrinizdeyiz efendim" diye
reverans edersiniz. O, size her seçim öncesi "Pazara kadar değil mezara
kadar" deyip yemin billah eder. Seçim sonrasındaki ilk pazar günü hanenize
Mart karı yağdığını iliklerinize kadar donarak hisseder ve görürsünüz.
Bu bir Türkiye ritüelidir... Türkiye
klasiğidir...
Seçmenin ayağına rövanş maçı fırsatı
ortalama 4 yılda bir gelir. Atacağınız bir gole karşılık ilerleyen dakikalarda
kaç gol yiyeceğinizi tecrübeyle sabit olmasına rağmen bilemez, kestiremezsiniz.
İstisnalar kaideyi bozmaz ama onca
yıllık tecrübenin ardından ben de kendimce partilerin seçim kılavuzuna kıllık
olsun diye seçmenin adaylara kılavuzunu
hazırladım. Eğer benim ve çevremde etki ettiğim en az 2 bin oyu almak (bu geleneksel
Türk seçmen tipinin en önemli iddialarından biridir-aht-) istiyorlarsa
aşağıdaki tavsiyelerime titiz bir şekilde uymalarını hasseten rica edeceğim;
1- Posta kutumu, ne olur asla ve kata
bakmadığım dandik seçim broşürlerinizle doldurmayın. Göz ucu ile bakmadan
direkt yere atıyorum. Kapıcı, temizlik yaparken hem bana hem de size rahmet
okuyor.
2- İkide bir cep ve ev telefonuma sesli
mesaj bırakmayın. Çünkü daha açar açmaz saydırmaya başlıyor ve daha ilk
cümlenizi bitirmeden kapatıyorum.
3- Şu konvoy denen sakilliğe bir son
verin. Araba sayınız beni hiç ilgilendirmiyor. Yaşlı annem konvoylarınızdaki
gürültüden çok rahatsız oluyor. Hem o konvoy törenlerinden sonra aranızdaki
benzin parası kavgalarından da haberdarım.
4- Aşağı mahallede millete Selamun
Aleykum, yukarı mahalleye gelince merhaba yahut günaydın demeyin.
5- Bir semtte aşure dağıtırken diğer
semtte kızarmış tel kadayıfı tatlısı dağıtmayın.
6- Biz sade vatandaşların da günlük bir
hayatı olduğunu zamanımızın tümünü sadece sizlere ayıramayacağımızı asla
unutmayın
7- Kahve ve hane ziyaretlerinizi lütfen,
kısa kes Aydın havası olsun kıvamında tutun. Üstelik ara sıra da vatandaşa söz
hakkı verin.
8- Ziyaretlerinizde lütfen amigo ve body
guardlarınızı bulundurmayın. Gereksiz kalabalıklar sizin ne kadar güçlü bir
adam olduğunuzu göstermez.
9- Günlük hayatınızda ne tarz
giyiniyorsanız öyle kıyafetleri tercih edin. Lideri taklit edeceğim, en yakın
adamı benim havaları yüzünden yaptığınız kıyafet taklitleri çok komik oluyor.
10- Özgürlük, demokrasi, adalet
palavraları sıkmayın. Ekonomiyi anlatırken cari açık, ithalat-ihracat
dengesizliği, gayri safi millî hasıla, kişi başına düşen millî gelir gibi
cilalı kavramlardan bahsetmeyin. Karın doyurmuyor.
11- "Liderimiz sayın.... dedi
ki" diye başlayan cümlelerden uzak durun. Sizden bir şey varsa anlatın.
12- Ne olur, vatan, millet için bu
göreve talip olduğunuzu söyleyip durmayın.Halka hizmet Hakka hizmettir demeyin. Hele hele bir kereliğine memleket
için projelerinizi hayata geçirmek için aday olduğunuzu eğer yapamaz iseniz
hemen köyünüze döneceğinizden hiç bahsetmeyin. Bir kere o mebusluk koltuğuna
oturanın liderler tarafından nasıl formatlandığını biliriz. Sonra, bir dahaki
seçimde aday listesinde adını göremeyenlerin ne hallere düştüğünü de....
13- Sadece elimi sıkmakla yetinin.
Kucaklamaya sakın ha sakın kalkmayın. Bıktık usandık. Bari seçim öncesi
kucaklanmamanın zevkini yaşayalım.
14- Yukarıdaki maddelere bakıp da,
"Bu adam kılın teki. Gidip de boşa zamanımızı harcamayalım" demeyin.
Çok darılırım!.. Mutlaka beklerim. Hele
iktidar partisi adayıysanız. Gelmezseniz gönül koyarım. Beni o yarım elma gönül
alma babından küçük hediye keseciğinden mahrum bırakmayın. Malum ekonomik kriz
de var. Bu fırsat elimize 4 senede bir geçiyor. Hediye keseciğini çeyrekten
yarıma çıkarırsanız arkamdaki 2 bin oy sizin olabilir. Eh, ne de olsa ben bir
Türkiye seçmeniyim(Ahmet Takan-Yeniçağ gazetesi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder