19 Aralık 2016 Pazartesi

MÜRŞİTLERİN ÜSTÜNLÜĞÜ

Feridüdin Attar efendimiz mantıkuttayr nam eserinde bunları kuş dilinden izahta bulunur. Hakikatı bulma yolunda kuşları razı eden hüdhüd kendisini dinleyen binlerce kuşa hitap için başına taç koyarak tahta çıktığında diğer kuşlar sordular:”Ey bizlerden üstün olan!Sen bizleri nasıl geçip bizlerden üstün oldun.Hem sen hem de biz hakikatı arıyoruz,,peki aramızdaki bu farkın sebebi nedir?

Canımız ve cismimizle hangi günahı işledik ki senin payına saflık ve halislik düştü,bizim payımıza ise tortusu düştü”

(İnsanların ekserisi kıyaslama yaparken,Mürşit ve evliya hususunda böyle düşünür”Bu şahsın benden fazla nesi var ki bu konulardan bahsetmekte,yol göstermekte”diye düşünmektedir.Bu düşünce içinde olanların düşüncelerine kuş dilinden cevap vermektedirler)

Hüdhüd(Mürşit)kendisine dedi ki:”Ey soru soran kuş!Bunun nedeni Süleyman’ın bir an için bana nazar etmesiydi.Ben bu makamı ne altınla elde ettim ne de gümüşle,bu makama ulaşmamın nedeni Süleyman’ın bir nazarıydı.

Kim ibadet ve itaatle bu makama varabilir?Dikkat edecek olursan İblisde bir hayli ibadet etti.

Ama eğer birileri çıkıp da ibadet etmeye gerek yoktur derse,her saat kendisinin üstüne lanet yağar.Sen bir an bile ibadet etmekten geri kalma,lakin ibadetlerine de güvenme.Eğer sen süleyman’ın dergahına kabul edilirsen ne söylesem ondan fazlasını elde edersin”

(Peygamberlik,Mürşitlik gibi manevi makamlar çalışma ile ulaşılacak makamlar değildir.Bazı insanlar ibadetlerini yaparken ne kadar çok ibadet yaparsam Velilik makamına ulaşırım,kalp gözüm açılır düşüncesini taşırlar.Halbuki bu hal ibadet ve taatlerin karşılığı ücret beklemek olarak değerlendirilir.Ancak bu öyle bir durumdur ki İbadet gereksizdir diyen mürşit sahtedir.İbadetle bu makama ulaştığını söyleyen ise habersizdir.Veliler ve mürşitler ibadet ve taatı asla zayıflatmazlar. İbadet ve taat kul için gerekli olan şeylerdir.)

Birgün Sultan Mesud deniz kenarında balık tutan bir çocuğa rastladı atından indi.Çocuk çok üzgündü.Padişah sebebini sordu:”Ey emir,biz yedi kardeşiz.,Babamız yok.Kötürüm bir annemiz var.yüzlerce zahmetli bir balık tutabilirsem bunu kardeşlerime yemek için götürüyorum”deyince Sultan,”Peki seninle ortak olmamı kabul edermisin?”deyince Çocuk ortaklığı kabul etti.Sultanda denize bir ağ attı.Çocuğun ağına devlet kuşu kondu yüzlerce balık tuttu.Çocuk çok şaşırdı dedi ki:”Ben bu kadar şanslı değilim Senin bahtın pek açık bu yüzden bütün bu balıklar senin ağına düştü”Sultan Kendisine dedi ki:Oğul sen bir de balık tutanın kim olduğunu bilsen kendini kaybedersin”Sen burada benden daha talihlisin .Zira sana balık tutan padişahtır.Sultan bunları söyleyip merkebine bindi.Çocuk kendisine payını ayır dedi.

Sultan dedi ki:”Bugün payıma ne düştüyse senin olsun ama yarın ağına ne düştüyse benim olsun”

Şüphesiz yarın ki avım sen olacaksın.Ben de avımı kimseye vermem”

Bunu söyleyerek sarayının yolunu tuttu ancak aklında ortağı vardı.Ertesi gün komutanlardan birini göndererek çocuğu yanına çağırttı ve ortağını padişahlık tahtına oturttu.

Herkes”Padişahım o bir dilencidir”diyordu.Sultan:”Bu çocuk her ne olursa olsun benim ortağımdır Mademki ortak olmayı kabul ettik bundan dönmemiz mümkün değil”dedi ve çocuğu kendisi gibi bir sultan yaptı

Orada bulunanlardan biri çocuktan sordu:”Nasıl böyle bir devlete erdin?”

Çocuk dedi ki:”Bir gün devlet sahibine rastladım sevinç geldi hüzün gitti”

(Feridüddin ATTAR hazretleri)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder