Müslümanlardaki şükür anlayışına
bakıyorum, teslimiyet anlayışına, kadercilik, cihat anlayışına bakıyorum bir de
Kur'an öğretilerinde bunlara tekabül eden emir ve öğütlere bakıyorum taban
tabanı zıt ve kendi içerisinde paradoksal bir endam ve anlayışla yol alıyor;
Müslümanlar ve Müslümanlık...
Fiziksel zulmü ve vahşeti her türlü
imkanına rağmen oturduğu yerden geliştirdiği şükür, dua ve cihat anlayışıyla
hallediyor.
Kendini hiçbir yük, meşakkat ve somut bir sorumluluk almadan geliştirdiği anlayışla aslında bu yüce dine bir yük,külfet ve arıza oluşturuyor...
Vakti gelmiş eylemsel cihadı, secde
vakti ile karıştırmış bir cehalet ve kavramsal fırsatçılıkla savuşturmaya
çalışıyor...
Muhammed İkbal ‘in "Cahil secde
etti, oysa kıyam vakti idi" dediği hal üzereler...
Bulunulan gaflet konumuyla, kül yutmayacak Allah'ı bile es geçmişler...
Garabet bir durum; kutsallık atfettiği öğretiye bu kadar zıt bir yaşam tarzları oluşan başka bir toplum yok.Şiddetli yerdiği modernizm yaşam tarzlarının tam kucağında ve arka planda her türlü çıkar devşirmede üstlerine yok...
İsrail resmen ve alenen, İslam toplumları başta olmak üzere tüm insanlığı imtihana tabi tutmuş. Hiçbir yaptırımla karşılaşmadan ve akıl almaz bir vahşetle yaşam koşulları her türlü zor fakat izzetli Filistin halkını tüm dünyanın gözü önünde peyderpey ya da hızlı bir şekilde yok etmeyi kafaya koymuş.
Resmen ve alenen, görülmemiş
kışkırtıcılıkla yeni bir dünya savaşı ve faşist hayali üzerinden büyük İsrail
'i kurmanın jet hızıyla zeminini oluştururken, sözüm ona başta devasa
kaynaklara sahip olan Arap ülkeleri yöneticileri, İslam ve dünya ülke
yöneticileri, evvel zamanında holokostla
psikopat haline getirilen bu zümrenin azgınlığına ses çıkarmaya yeltenemiyor
bile...
Nezih ve aydınlanmış zihin, dünyayı karanlığa, zulme ve kana boğmak isteyen vahşet bir anlayışa karşı durabilir. Bu duruşa insan olan ve insanlığı olan herkesin ihtiyacı vardır.
Nezih ve aydınlanmış onurlu duruşlara,
selam olsun... ,(Ahsen Meryem Süveyda-Her taraf)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder