5 Aralık 2020 Cumartesi

LA İLAHE İLLALLAH

Biz Müslümanlığı sâdece (Lâ ilâhe illallah) demekten ibaret zannediyoruz. Bunu söyleyebilmek kolay değildir. (Lâ) yok demektir. Her şeyi yok edecek, onlardan vazgeçeceksin ki Allah zuhûr edecek. (Lâ ilâhe), (Allah yok) demek değil; (İlâh yok) demek. İlâh da Allah’tan başka sevdiğiniz her şeydir. Bunlar yok olacak ki Allah meydana çıkacak. (İllâ) sözünde bir iddia mânâsı vardır, iddia etmek için de bilmek şarttır. Yani (O sevdiğimiz şeyler veya zanlarımız Allah değildir. Allah işte şudur!) demiş oluyoruz. Allah’ı bilmeyen bir insan; (Allah şudur!) diye iddia edebilir mi? İşte bunun için gerçek mânâsıyla (Lâ ilâhe illallah) diyebilmek kolay bir iş değildir. Allah’ı gerçekten bilen bir insan bir camiye gitse de: (Ey halk! Ben Allah’ı biliyorum) dese (Vay kâfir!) diye üzerine hücum ederler. (Bilmiyorum!) dese yine öyle yaparlar. Velhâsıl biz bu iki cehil arasına sıkıştık kaldık. Bir tarafımız sevap, bir tarafımız günah. Halbuki ne günahın, ne de sevabın ne olduğunu bilmeyiz. On sevap, yirmi sevap, yetmişbeş sevap diye sevabı sayıya vururuz. Nedir bu sevap? Arapça’da sevap kelimesi, (elbise) mânâsına gelen sevb kelimesinden geliyormuş; ikisi aynı köktenmiş. Demek ki sevap iyi bir hâli, iyi bir ahlâkı elbise gibi üzerimize giymekmiş. Para gibi sayı ile sayılan ve mukabilinde cennette öteberi satın alınan bir şey değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder