5 Aralık 2020 Cumartesi

İNSANIN ÖLÇÜSÜ AHLAKDIR.

İki papaz, güya ilmi bir mubahesede bulunmak üzere, hakikatte ise alay etmek maksadı ile İmâm-ı Azam’ın yanına gitmişler. Daha ilk sualde alaya başlamışlar: Senden bir şey soracağız. Soracağımız şeyi biliyor musun? İmâm-ı Azam sükûnetle ve mülâyim bir dille cevap vermiş: Hayır bilmiyorum; sorun bakalım. Papazlar işi daha ileri götürmüşler: “Kumaşın ölçüsü ne?” İmâm-ı Azam cevap vermiş: “Arşın” – Pirincin? – Okka. – Tuzun? – Okka. Sualler böyle uzun boylu devam etmiş. İmâm-ı Azam hepsine de sûkûnetle ve ciddiyetle cevap vermiş. Çünkü olgun ve akıllı insanlar, alay edilseler bile kızmazlar. Üstelik, hem af eder, hem de cevap verirler. Nihayet papazlar: – Pekalâ, demişler, bunları bildin. Ya insanın ölçüsü ne? – İnsanın ölçüsü: Ahlâkı, hâli. – Peki, bazı insanlar ahlâklarını yani kabahatlerini gizlerler. Onları nasıl ölçeriz? – Onları da ülfet ettikleri insanlarla yani arkadaşları ile ölçeriz; çünkü ahlâklarını gizleseler bile arkadaşlarını gizleyemezler. Bu fıkradan da anlaşılıyor ki, insan varlığının mânâsı ahlâktır. En yüksek ahlâk da Allah’ın ahlâkıdır. Onun için peygamberimiz (Tahallaku biahlâkıllah – Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanınız) demiştir. Ahlâkın bu yüksek derecesine varmış memleketlerde kanunların ceza maddeleri, tatbik sahası bulamaz. Ceza, kötü ahlâk içindir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder