22 Aralık 2020 Salı

DOĞUŞ İKİ ŞERHİ

İkinci dörtlük: Hak ilmini câhile haber verme, Kâmil isen, kimseyi ayrı görme, (Dost)a kavuş; bilmeyene gösterme, Hak gözünü al da sen yüzüne bak. Şerhi: Hak ilminin de cehaleti ve câhili vardır. Bu ilim okuyup yazmaynan, yaş yaşamayan öğrenilmez. Bu ilme hizmet edenin ilmini zâhir âlimler göremez. Allah bizi yaratırken bir hâl vermiştir bize; kendisi bizden gizlenmek için bu hâlin arkasına saklanır. Bu hâl de, herkesin kendi varlığı, kendi güzelliğiyle iftihar etmesidir. Milyarlarca insandaki güzellikleri ve bu güzellikleri yaratını görmeyiz de kendi kaşımız ve kirpiğimizle iftihar ederiz. Kur’ân’daki bütün mânevî esrârı bilmeyip, sırf bir “Kulhuvallahi” veya bir duâ ezberlemeyi ilim zannetmek de böyledir. Zâhiri ilim, bu ilmi gösteremez. Bu ilmi öğrenmeye çalışanların gecesi, gündüzü yoktur: yerken, içerken, yatarken, uyurken hep öğrenirler. Uyuyan bir kimsenin uyurken öğrendiği ilmi başkasının anlamasına imkân var mı? Bu ilmi başkalarına söyledin mi, kendi ilimlerinin hükmü, kıymeti kalmayacak diye başlıyorlar taşlamaya; hâlbuki, mesele onların zannettiği gibi değildir. (Kâmil isen, kimseyi ayrı görme): Şimdi geldik kemâlâta: Bu ilmin tekâmülü insanı öyle bir yere götürür ki o kimse muhîtleşir, kimseyi ayrı görmez, göremez. Hıristiyan- Müslüman, kadın-erkek, hepsini bir görür. Allah nasıl yarattıklarını ayrı görmüyorsa, o da kimsenin kötülüğünü görmez. Kendisinde korku, azap, hüzün diye bir şey kalmaz; dâimî bir zevk içindedir. (Dosta kavuş; bilmeyene gösterme): Dostu bul, ona kavuş; fakat bunu hazmedemeyecek olanlara gösterme. Gösterirsen, onlara zarar olur. Bak meselâ, güneşin bize bu kadar faydası varken, anadan yeni doğmuş bir çocuğa ne kadar zararı olur… Çocuk güneşe bakabilir mi? Güneşe bakamayışı, onun için “günâh” mıdır? Hayır, günâh değil zarardır. Biz bile doğru dürüst bakamıyoruz da, çocuk nasıl baksın? (Hak gözünü al da sen yüzüne bak): Zâhiri ilim âlimleri “kul gözü Allah’ı göremez!” diyorlar amma, iddiaları bir tecrübenin mahsülu değildir, kuru bir iddiadır. Fakat doğrudur. Kimselik varken, Allah görülemez. Peki, ya biz kimselikten vaz geçersek? Bizi bizliğimizden ancak aşk geçirir. Tefekkür bizi aşka götürür. Aşk, benliğimizi ifnâ edince, nefsimizi öldürüp yok edince bu gözümüz Allah’ın gözü olur, o vakit Allah’ı görür; yani Allah kendi kendisini görür; çünkü biz aradan çıkmış olduk. Zaten hangi göz Allah’ın değildir ki… Hangimizin gözünü Allah yaratmadı? Öyleyse bu göz bizim midir, Yaradanın mı? Hepimizin gözü Allah’ın gözüdür amma, biz kendimize bir benlik verdiğimiz için bu göze “bizim!” diyoruz; böyle deyince de Allah’tan ayrılıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder