22 Aralık 2020 Salı

DOĞUŞ ŞERHİ 1

Âşık isen, aklında kir gezdirme, Gezdirip de aşkı senden bezdirme, Ârif isen, kimselere sezdirme, Sezdirirsen sana lâzımdır dayak. Şerhi: Aşk, güneşe benzer; kendinde kir bulunmaz. Önüne ufak bir hâil gelse onu göremeyiz. O vakit o “Mânevî Güneş” bizden ikrâh eder, yavaş yavaş aşkını geri alır. O bizden ikrâh ederken, biz de ondan ikrâh ederiz. Ârif nedir? Bilen. Biz neyi ârif olacağız? Neyi bileceğiz? Bizi muhît olan (Kudret)i bileceğiz. “Onu bildiysen, kimselere sezdirme, kimselere anlatma) diyor; hâlbuki o (Kudret), kendisini, herkesin bilmesini istiyor. İstiyor amma, O’nu bilmek isteyen insan, kendisini unutsun da öyle bilsin, istiyor. Çünkü bilmek isteyenin “kendi”si, yani nefsi “kir”dir. Aklında bu kiri gezdiren âşık olamaz, Allah’ı bilemez. İnsan nefs’i unutmazsa, bilgisi çeşitli ve renklidir. Allah ise renk istemez. Dördüncü mısrada ne diyor: (Sezdirirsen, sana lâzımdır dayak). Evvelâ dil dayağı: Başlıyor halk taşlamaya. Onların bu hareketi de Allah’tandır. “İrfâniyyet” denilen tasavvuf bilgisini bilemedikleri için sözlerimizi anlayamıyorlar, hazmedemiyorlar. Kulaktan giren kelâm beyinde hazmolmayınca tahammür ediyor, tıpkı midedeki gibi. Tahammür eden bu söz, içerde şiştikçe şişiyor; nihayet ağızdan kusuluyor. Amma kabahat, istiğfar edende değil; çünkü onun kustuğu söz bizim sözümüzdür. İşte böylece attığımız söz taşı tekrar bize gelmiş oluyor. İnsan ne vakit tamamen âşık olursa, bu sözleri o zaman hazmedebilir. O halde onlara kızmamız değil, acımamız lâzım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder