22 Aralık 2020 Salı

BENLİĞİMİZ EN BÜYÜK MANİDİR

Bizim görgümüze mâni olan şey, varlığımız, benliğimizdir. Seyyid Seyfullah; (Allah’ın, “lâ şerike leh” sıfatı, bizim varlığımız, benliğimiz ortadan kalkmayınca anlaşılmaz) diyor: Nahv ü Sarf, Mantık, Maâni, Fıkh, Ferâiz ey civân! “İlm-i Hakk”ı eylemişler, kadîr oldukça, beyân. Nice bir dürlü mesâil, nice hall-i müşkilât Olmuş amma, vermemişler “Bî nişan”dan bir nişan. Bilmedi, bilmez anı, bildiğini terk etmeyen: “Lâ şerik” olmaz, aradan gitmeyince cism ü can. Karta, çün müstağrak-ı bahr oldu, (Seyyid Seyfi) bil: Fâni oldu cümle âlem, kaldı Allah câvidân. Öyleyse, deryâdan değil, deryâ’ya akan ırmaklardan istifâde edelim. Denize girdikten sonra hepimiz biriz. Ama burada bir “yokluk” lâzım. Oraya düşünce, ne sen var, ne ben… “Küllü men aleyhâ fân… ” Zordur bu… İnsan anlamaya başladıkça düşmanı da büyür: Benlik, gurur. “Bana büyük desinler! Bana şöyle desinler, böyle desinler!” Hâlbuki en büyük düşman bu. Allah varken ne desinler yâhu?.. Toprak desinler, toprak. Bu işi anlayanların bir kısmı: “Ben Fuzûlîyim!” diyor. Bir kısmı “Harâbîyim!”, “Türâbîyim!” diyorlar. Biliyorlar, çünkü, bu vücudun bir gün harâb türâb olacağını.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder