
KABETÜ'L-UŞŞAK BAŞED İN MEKAM
HER Kİ,NA-KES AMED İNCA ŞOD TEMAM.........
Bu makam Aşıkların Kabe'si oldu. Noksan gelen tamamlanır.
ALLAH İÇÜN ALLAH İLE ALLAH'A GİDERSİN
ALLAH'TAN ALLAH İLE ALLAH'A GELİRSİN
30 Nisan 2016 Cumartesi
8/17:VEMA RAMEYTE İZ RAMEYTE VELAKİN-NALLAHE REMA

RENKLERİN VE GÜZELLİĞİN KAYNAĞI

NEFSİN MERTEBELERİNDE AKIL
Nefsin 7 mertebesinin ilk altısında(emmare,levvame,mülhime,mutmainne,razıyye ve merziyye) akıl,nefisle arkadaşlık eder,ancak yedinci mertebe olan nefs-i safiyye ,ruhiyyet mertebesinde fani olduğu için ,akıl bu mertebede nefsten hariç olur.Nefsin her mertebesinden aldığı hazdan dolayı,ızdıraptan kurtulmuş olur.
TEVAZUDA GİZLENMİŞ KİBİR VE UCUB

SIRRI VAHDETİ AŞİKAR ETMEK

GÖRÜNENE AŞK - GÖRÜNMEYENE AŞK
Mevlana Efendimiz,Fihi Ma Fih isimli eserinin onyedinci faslında bu konuyu işlemiştir.Suretten münezzeh olan aleme aşk ile bu suret alemindekiler konusunu:"Bir takım kimselerin niteliksiz ve keyfiyetsiz olan ve mahal ve mekanı bulunmayan emsalsiz olanla aşık olan evliya nasıl aşkbazlık eder ve ondan nasıl meded ve kuvvet alırlar ve müteessir olurlar ?demelerine taaccüp ederim.Nihayet kendileri de gece gündüz bu hal içindedirler.Bunu söyleyen kimse bir şahsa muhabbet eder ve ondan meded alır.Nihayet bu meded onun lutuf ve ihsanından ve ilim ve zikrinden ve onun şadi ve gamından alır.Halbuki bunların cümlesi alemde la-mekandır;ve o şahıs ,dembedem bu manalardan meded alır ve müteessir olur da ,kendisine taaccüb gelmez.Böyle iken alemi la-mekana nasıl aşık oluyorlar ve ondan nasıl istimdad ediyorlar ve onunla nasıl aşk-bazlık ediyorlar?diye taaccüb ederler"buyurmuşlardır.Sevilen şeyin hayali,fikri,zikri aşıka bir güç,enerji transfer etmektedir.Hayalinde bu güç olanın varlığı kim bilir nasıl kuvvet transferini mümkün kılar.
29 Nisan 2016 Cuma
HAKKA VUSLATTA AKIL
İnsandaki aklın derecesini bilmek için o kişi konuşturulur.Edep akıldan doğmakla kişinin edebinden aklının mertebesini ve aklının mertebesinden dahi sülukta terakkisi ve istidadını anlamak mümkün imiş.Ancak süluk ve Hakk'a vüsul,her mertebedeki aklın karı değil imiş.Hz.Pir Efendimiz buyurur ki:"Akılların mertebelerde ,yerden göğe kadar olan bir tevafütünü iyi bil ! Bir akıl vardır ki güneş kursu gibidir,bir akıl vardır ki zühre ve şihap yıldızından daha aşağıdır.Bir akıl vardır ki sarhoş kandili gibidir;bir akıl varki ,ateş kıvılcımı gibidir".İlahi hikmetleri her akıl kaldıramayacağı için ehli olmayana nakli yasaklanmıştır.Makbul olan akıl dünya işlerine değil,ahiret işlerine düşkün olan akıldır.Ancak ahiret işlerine yönelen akıl,zahiri şeriat üzerine giderse nihayetinde mutlu olamaz.Muhabbet yolunu tercih ederse nihayetinde akılda kaybolmaya mahkumdur.Artık akıl vazifesini yapmış,aradan çekilmiştir.
SORUSUZ CEVAPLAR
Evliyaullah bir mecliste konuştuğu vakit,o cemiyette ne kadar kişi varsa,hepsinin merak ettiği hususlara cevap olmak üzere konuşulan mevzu ilahi bir proğram dahilinde algılanır.Halbuki dinleyenler ,konuşmacıya sual sormamışlardır.Bu halin yaşanabilesi için dinleyicilerin,Evliyaya olan imanlarının tam olması gereklidir.Bir cümle,farklı sorulara nasıl cevap olur denirse şu örnek verilebilir.Eczaneden aldığımız ilaç prospektsünde kullanım yerleri yazılıdır.Sadece bir hastalık zikredilmez en az üç beş sorunu giderdiği belirtilir.İşte Evliya sözünün böyle bir özelliği mevcut imiş.
ŞERİATTA,TARİKATTA,HAKİKATTA KORKUSUZLUK
Aslında bu korkusuzluğa Edepsizlik de denilir.Şeriatın edepsizliği şeriatın yasakladıklarına meyille onları icra etmektir.Tarikatın korkusuzluğu(edepsizliği),kendi nefsinde kamil olmadığı halde halkı irşada kalkmaktır.Bakara 2/44 ayetinde olduğu gibi:"Kendi nefislerinizi unuttuğunuz halde ,insanlara birr ve takva ile mi emr ediyorsunuz?"ve Hakikat yolunun korkusuzluğu ise :Hakayık ve esrarı ilahiyyeyi ,ehli olmayan kimselere ifşa etmektir.Hadis-i Şerifte buyrulmuştur:"Hikmeti ehlinin gayrine vermeyiniz,o hikmete zulm edersiniz"buyrulmuştur.
BİZE GELEN GAMLARIN KAYNAĞI

HAVARİLERİN SOFRASI
Maide sofra demek olup Hz.İsa Peygamberimize lütuf olarak inmiştir.Tefsirlerin ifadesinde bu sofra gökten iki parça bulut arasında kırmızı renkli idi.Bulutlar yere indi ve arasından sofra Havariyyunun arasına düştü.İsa (A.S)sofranın örtüsünü kaldırdı.Üstünde pulsuz ve kılçıksız ve yağı damlamakta olan kebab olmuş bir balık var idi.Balığın baş tarafında tuz,kuyruk tarafında sirke ve etraında pırasadan gayrı türlü yeşillikler ve beş tane ince pide var idi ki,birinin üstünde zeytin,birinde bal,birinde tereyağı,birinde peynir ve birinde pastırma bulunmakta idi.Gökten inen zahmetsiz,bedelsiz,alım satımsız bu nimetin arkasının kesilmesinin sebebi Edepsizlik idi. O da,Sofra belki tekrar inmez diye,sofradan artan malzemeleri saklamalarıdır."Edepsizlik"nefsin fesadı ve bozukluğu,kaide haricine çıkması demektir.Hem Hz.Musa Kavmine,hemde Hz.İsa kavmine gönderilen bu sofra nimetleri,Ümmeti muhammedde,bereketlenme ve insanı Kamilin vücudunun aylarca yeme ve içme ihtiyacı hissetmemesi şeklinde tecelli etse gerektir.
TÜM ANLATILANLAR
Peygamberlerin ve İnsanı Kamil evliyaların tüm tarifleri,anlatımları "RUH AYİNESİ,NASIL OLUR DA NEFSAN SIFATLAR PASINDAN TEMİZLENMESİ İÇİN NE YAPMAK GEREKLİDİR "konusu ile ilgilidir.Şüphesiz Ruhun cesetle birlikteliği vardır.Ceset içindeki hayat devam ederken Ruh'un özgür kılınması nasıl mümkün olur hususlarını Evliyaullah ifade etmişlerdir.Bu ayniyet-gayriyet hadisesi değildir.Temel merkez olarak vahdeti vücud kabul edilirse Bu aleme ait eşya(insanda dahil) Hakiki vücudun yedinci mertebeye tenezzülü dür.Cesed-Ruh ilişkiside bu mertebeye mahsus bir şe'nin bir gereğidir .Her mertebenin ayrı kuralları mevcutmuş. Evliyaullah ise mertebeler arası geçiş imkanına(vize)sahip özel varlıklar olduklarından ruhun cesed hapishanesinden kurtulma yollarını tarif ederek bizlere yardım etmektedirler.Aslında hayat dediğimiz şey kendinden kendine tek kişilik seyircisiz bir oyun olup ortada.Hz.Pir efendimizin deyimi ile "o kadar çok kalablıklardı ki topu topu bir kişi idi"deyimi ile ifade buyurmuştu bu hakikatı
OLUR
Kim ki nasuh tevbe etse
Cümle şerden halas olur
Şu kibri bir terk eylese
Sırrı tevhid ayan olur
Riyadır gönle tuzak
Sanma sana çok uzak
Dilinde daim zikri Hak
Olanlara bayram olur
Baksak şöyle ibret ile
Meyletmezdik boş işlere
Şol Hakkı sevenlere
Cami alem hayran olur
Tamah etme çokça mala
Kâni ol bir tek çula
Gönül Hak deyi coşsa
Alem O'na seyran olur
Üzülme asla giden için
Kıymetin bil hiçliğinin
Amir olursa nefsin
Hayat bir giryan olur
10.04.2016AŞK,ALLAH İLE İNSAN ARASINDA PEYGAMBERDİR

28 Nisan 2016 Perşembe
ZITLARDAN HAYAT YARATMAK
Zıtlardan hayat çıkarmak Hakk'ın keremidir.Mesala yemeklere lezzet veren tuz.Ayrı ayrı iki madde olarak etkili bir zehir olan clor ve Sodyum maddesinden bir arada bir terkip yaratmıştır ki adına tuz dediğimiz bu madde yemeklerimize lezzet vermektedir.Zulüm,kahır gibi gözüken hadiselerden rahmet ve şefkat doğduğunu gözlemlemekteyiz.Bunlar ters işler değildir.Tersliği o anda nefsimizin bir değerlendirmesidir.Daha sonraki süreçte bu zulümdeki hikmeti anlaşılabilecektir ki ancak sabırla bu mümkün olur.
PEYGAMBERDE BEDDUA OLUR MU?

RUH HAKKINDA ANLAYABİLECEKLERİMİZ

Ruh-i hayvani ,her bir cismin bünyesine göre ayrı ayrıdır ve aralarında tefrika vardır;Fakat ruh-i insani ki ,ancak ruh-i hayvani mertemesinden terakki eden insan-ı kamilere mahsusdur,bu ruh birdir,bunlar arasında ittihad vardır,Kur'an Ruh-u "Rabbinin emrinde bir şe'ndir"buyurmakla Gülme,ağlama nasıl bir şe'n dir ki bu hali bir insanda zuhur ettiği vakit görebiliriz binanaleyh bir kimsenin ruhunun mertemesini ilim ve marifete müteallik sözlerinden ve ahlakından ve efalinden anlayabiliriz.Zira ruh-i hayvani mertemesinde olan bir insanın ahlakı,fiilleri hayvanların ahlak ve fiillerine uygunluk gösterir.Hayvanlar arasında nasıl nefislerinin hazzından dolayı cenk,niza,kavga olur ise bunlarda bu hal içinde olurlar.
İNSAN-I KAMİL-AVAM FARKI
Bu dünyya gelen her insan Hakk'ın bir isminin göründüğü mahal olup bu insanda o esmanın hükümleri zuhura gelir.İnsan-ı kamil,bu alemde,kendi cismini ve varlığını Yok addeder,Avam dediğimiz nakıs insan ise kendi varlığında müstakiliyyet iddia eder.Yani bir Hakk'ın vücudu ve bir de benim vücudum vardır deyip durur.
MESNEVİ YEDİ CİLTTİR
Mesnevi altı cilt olarak belirtilmiş ise de azizim YEDİ CİLTTİR DEMİŞTİR.ANCAK YEDİNCİ CİLT DİĞER ALTI CİLDİN İÇİNDE GİZLENMİŞTİR..MÜSTAKİL DEĞİLDİR.Gerçekten de Altıncı cildin başında Hüsameddin Efendimize hitaben Hz.Pir buyurmuştur:"Ey manevi olan Hüsameddin Çelebi,sana Mesnevi'nin tamamı hususunda altıncı kısmı hediye getiriyorum" buyurmuştur.Sultan Veled Efendimiz,"Şehzadelerin kıssası bitmedi,üçüncü oğulun incisi delinmemiş kaldı"demeleri üzerine Hz.Pir efendimiz buyurmuştur:"Buyurdu ki ,nutkum bundan sonra deve gibi çöktü.Haşre kadar hiçbir kimseye onun sözü yoktur..Bunun baki olan şerhi vardır;fakat batındadır.Lisan-ı zahiri bağlandı,artık dışarıya gelmiyor.Bunun bakisi canı diri olan kimsenin kalbine,dilsiz ve lisan-ı zahirsiz söylenmiş gelir"
MESNEVİ DİNLEMEK

KİLİSEDE EKMEK VE ŞARABIN HİKMETİ
Kilisede ekmek ve şarap olurmuş.Bunun şüphesiz hikmeti olsa gerek.Ekmek,cesedin açlığının giderilmesi olsa gerek.Şarap ise Manevi duyguların mestliğinin karşılığı olsa gerek.Bedenin ve ruhun ihtiyaçlarının karşılığı maddi dünyada arayanlar için varılan en kolay çözümdür bu.Hal böyle iken,Amerikan'ın bir yıl içinde reklama parcadığı paranın (Bir buçuk trilyon dolar)onda biri ile tüm afrikadaki açlığın giderilmesi mümkün iken bu yapılamamaktadır.Manevi mestlik için şaraptan medet beklenirse ekmek çok değerli hale gelip silah olarak tabi ki stoklanır.
AŞKA FEDA EDİLMESİ GEREKENLER

EY PİR ! SANA NE KADAR TEŞEKKÜR ETSEK AZDIR
Ey Pir !sana ne kadar teşekkür etsek azdır.Sözlerinin zaptedildiği kitapların sahifeleri arasında ellerim dolaştı da ağlamaya başladım.Ne zahmetler çekmişsin ve uykusuz geceler geçirmişsin bu sözler için.Tüm bu gayretler nefsin için değil bizler içindir.Manevi gözleri kör olan biz evlatların için kulaklarından kalplerine inebilmek için söz kalıpları içinde anlattıkların senin hikayen değil bizim hikayemiz.Arayış içinde olduğun ifadelerin aslında bulduğun bir hakikatı bizim aklımıza idrakimize yakın eylemek çabasıdır.Gah Şemseddin,gah Selahaddin ve gah Hüsameddin diye vasfettiklerin bedenlerine sana ulaşmak için toprak yapanlar.Güya onların aşkı anlatıldı.Halbuki ortada anlatan,anlatılan var gözükse de hakikatta kendi,kendini anlatmakta idi.
EVLİYALAR NAR TANELERİ GİBİDİR

BEDEN EVİNİN KİRACILARI
Ruh'un bu cesetle ne alakası var diye bloğun önceki yazılarında bir kaç kelam edilmişti.Beden evinde oturan Ruh'tan başka kimler var diye baktığımızda o evin içinde Akıl ve nefis isimli iki iki kişinin daha olduğunu gözlemleriz.Şeytan ve Melek isimli kişilerinde odları varmış bu apartta.Nefis kalabalık bir aile.Yaramaz çocukları sürekli şamata içinde.Böyle bir apartmanda kimse yöneticilik yapmak istemiyor.Etraf pislik içinde.Temiz su musluğu çalışmıyor.Apartmanda huzur temin edilemiyorsa en iyisi kentsel dönüşüm kapsamında binanın yıkma verilip TOKİ nin yeni bir bina yapmasını istemek.Buna da reenkarne diyorlar.Can balığını deniz binlerce kez kucaklamasının ne önemi var.Balık suya kanar mı?
OKULLARDAN ERKEN MEZUN OLMAK
Zeki öğrenciler için bu yöntem vardır.Çocuk çok zeki ise ,okuma yazmayı okul öncesi öğrenmişse ilkokul ikinci sınıftan başlatırlar.Çok eskiden liselerde(İmam Hatip Liselerinde)Altıncı sınıfta iken yedinci sınıfın derslerinden imtihana girme imkanı vardı ki böylelikle zeki öğrenci bir yıl erken bitirebilecekti.Üniversitelerde de sanırım kredi sistemi mevcut olup üst sınıftan ders olarak dört yıllık bir üniversiteyi iki buçuk yahut üç yılda bitirmek mümkün olabilmektedir.Bunları niçin anlattık.Zahir-Batın aynı sözünden hareketle bu dünya hayatından sonra Kabir hayatını yaşayacağımız bir gerçektir.Acaba beden elbisesi içinde iken Kabir hayatını ikmal etmek mümkün müdür?Mümkün olsa gerek.Çünkü,bedenlerini kabre çevrilebilirse bu mümkün olabilir.Daha ileri bir soru:Haşrü,neşrü Kıyamet burada yaşanıp tamamlanabilir mi?Bu da mümkün.Çünkü Efendimizin Hadis-i Şerifinde kıyameti,hesabı ve sıratı görmeden kendini cennette bulan bir mümin taifesinden bahsedilmiştir.Son iki sual daha var:Burada Cennet hayatı yaşanabilir mi?O da mümkün.Son soruyu sormaya kim cesaret edebilir...Çin Padişahının bir kızı varmış..Bakın iddia etme.İspat et diye imtihan başlar.
27 Nisan 2016 Çarşamba
HAZRETİ YUSUFUN YAKARIŞI
Hz.Yusuf Peygamber on yıl,geceleri uyumamışta Cenab-ı Hakk’dan
kardeşlerinin affını niyaz etmiş.”Allah'ım onların günahlarına bakma,düşünmeden
işledikleri hata yüzünden çok pişman oldular”.Bu dualar sonunda Melekler
feryada başlamış ve lütuf denizi coşmuştu.Ermişler,Veliler gece gündüz böyle
çabalarlar da halkı belalardan,bunalımlardan kurtarırlar.Evliyanın yalvarışı
kendi nefisleri için değildir.
ABDAL KİME DERLER

PEYGAMBERİN UYKUSU
Efendimiz (SAV)"Benim gözlerim uyur ve kalbim uyumaz"buyurmuştur.Efendimiz gözlerini kapatır kapatmaz ruh-i Muhammedileri Cemal-i Hakk'ın müşahedesine başlardı.Diğer insanların uykuları ise Ruha edilen müsaade kadar dolaşabilirmiş.
SARHOŞLUK ALEMİ
Ruh ,Vücudu Mutlak'ın ,gayriyet libası ile tenezzül ettiği bir nurani mertebedir ki Hakk ile onun arasında vasıta yoktur.Peki cesetle ne alakası var denir ise,ceset onun görünür alemdeki aletidir,bineğidir denilebilir.Güzel ahlakla donandığında Cenabı Mutlak,ruhun aşikar olmasını diler ve Ruh meydana çıktığında sarhoşluk hali dediğimiz aşk hüküm sürmeye başlayınca,aşkı inkar eden akıl kaybolur.Tüm ilimleri öğrenen akıl ,aşkın sarhoşluğunu kavrayamadığı için "aşk"kelimesinden nefsanilerin birbirlerine meylini anlar.Zekavet,fetanet ve ilim,aklın şan bulduğu konular olsada,enaniyet mevcut olmakla akıl dava sahibi olduğundan nefsani kuvvetler ve vahime denilen içsel kuvvetlerle karışık olduğundan aşkı inkar edip şeytana iltihak etmiştir.Tevhidi vücudiyi kabul edemeyen akıl,şeytaniyet mertebesinden kurtulamaz.Akıl güzel söz söyletir,güzel fiil yaptırır ama Hal sahibi yapamaz."LA"olamaz."La-Yok"olmayı aşk temin eder.Mevlana Efendimizin Babas Sultanül Ulema Bahaddin Veled efendimizin mürşidi Necmeddin-i Kübra hazretleri buyurmuştur:Bir kaç zaman ilem ve akıl ile iş içinde oldum.İlim kasdında ve tedris ve tekrarda oldum.Gördüm ki Hak yolunda hem akıl düğüm ve bağ ve hem de ilmi zahiri hicab idi.Vakta ki bunu bildim,her ikisinden ,yani hem akıldan ve hem de ilimden bizar oldum"
HER DEVİRDE MEVCUT OLAN HAKK KOKULARI

SARHOŞLARDAN SIR DUYMAK

GÜNEŞE ARKASINI DÖNENLER

PEYGAMBERİN VE EVLİYANIN ÇABASI-ÇALIŞMASI
Peygamber ve Evliyaullah hazeratı,kalp-gönül tarlasına-toprağına aşk ağacının tohumunu atanlardır.Bu tohum o toprakta yeşerirse,o fidanın gelişmesi ve ağaca dönüşerek sağlamlaşması ve nihayetinde o ağacın meyveli bir hale gelmesi için çaba gösterirler.İrşat yolunda çalışan mürşitler bu nedenle adına Mürit denilen insanların terbiyelerine talip olurlar.Bu talebeler içinde çalışkan,disiplinli ve sadık olanlar okulların kısımlarını(ilk okul-orta-lise-üniversite)ikmal edip diplomalarını alarak öğretmen olduklarında,eski öğretmen dünya üzerindeki görevini tamamlar ve göçer.Çünkü yerine yetiştirdiği öğrencisi öğretmen olmuştur.Sistem bu şekildedir.Şüphesiz öğrenci bulamamış öğretmenler olduğu gibi,bulduğu öğrencilerinde tembelliği nedeniyle okulu bitirtememiş olan öğretmenler de vardır. Bunlar kaderin cilveleri ve sırlarıdır.
VAKİT ;İZİ,ESERİ OLMAYANLARIN VAKTİDİR
İzi ve Eseri olanların devri geçti gitti.Bugün kimin devridir,usulleri ve uslüpleri nedir,nasıldır,nicedir?.Medrese dünyevi hayatımızdan silindi.Tekke ve dergahlarda işlevini yitirdiği için seddolundu(kapatıldı).Zahirde Atatürk bunu yapmış gözükse de hakikatta Piran efendilerimiz kararlaştırmışlardı.Toplumumuz içinde bilinen abide şahsiyetler hayat sahnesinde bir bir çekildiler.Esad Erbili hazretleri,Ali Haydar hazretleri,Zahit Kotku hazretleri,Sami Efendi hazretleri,Metli Baba,Muzaffer Ozak Efendi,Ahmet Amiş Efendi,Osman Bedrettin Efendi,Süleyman Hilmi Tunahan,Said-i Nursi gibi,Allah yolunun gerek irşad yolunda,gerekse idare bölümünde bulunan kandilleri iz ve eser bırakarak göçtüler.Bir devir kapanıyor.Ancak yeni bir devir geliyor.Kabuk değişiyor.İzi ve eseri olmayanların devri başlıyor.Ruh gelinleri,hoş bir gelişle mekansızlık aleminde gülerek oynayarak mekan alemine geliyorlar.Gösterişe kapılmış,suretleri,şekilleri kırıp geçirip perde arkasındaki güçler aşk yurdunu ele geçiriyorlar.Her şey tersine dönüyor.Açık olanlar gizleniyor.Gizli olanlar açığa çıkıyor.Bir nişanı,bir izi,bir eseri olanın ne biri izi kaldı,ne de bir eseri.İzi olmayanların ise izi,eseri meydana çıkıyor.GÖNÜLDEN GÖNÜLE GİRİN ERENLER devri.
BU GÜNÜN TARAFLARI
Efendimizin zamanını ve dünyadan göçüş akabindeki dört halife devri ile Hz.Ali Efendimiz,Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin efendimiz devirlerini (yaklaşık olarak 50 seneyi /Peygamberliksüresi 23 yıl artı dört halife ve iki imam efendimiz devrini)BİR DÖNEM olarak telakki edersek bu dönemler mikro olarak insan merkezli tüm sosyal ilişkilerde sürekli yaşanmaktadır.Bu günün Haricileri,Hz.Ali Efendimiz tarafını tutanlar ile saltanat peşinde olan Muaviye tarafını tutanlar kimlerdir ?.İnsan-ı Kamil'i ,Evliyaullah'ı arayanlar,onlara tabi olanlar Ehli Beyt taraftarlarıdır.Siyasi iktidarı tercih eden bir mücadeleyi seçenler Muaviye taraftarıdır.Bu günün Haricileri ise Evliyayı ve kerameti inkar ile,Efendimizin sünnetini ve hadislerini devre dışı bırakıp sadece Kur'anın meali hükümleri bize yeter diyenlerdir.
BÜYÜK SİHİR

26 Nisan 2016 Salı
ALLAH'IM
Dergahı izzetindir gönül
Nurundan bir nurdur gül
İsmi Nur'sun Allah'ım
Sensin bize rızık veren
Aziz kılıp hep yücelten
Dilediğini zelil eden
İsmi Muzill'sin Allah'ım
Azamet senindir el Celil
Cümle alem buna delil
İnana sensin halil
İsmi Veliyy'sin Allah'ım
Mahrem işler sana ayan
Sensin sessizliği duyan
Zerreleri bilip sayan
İsmi Rakip'sin Allah'ım
El Hâdi'dir yüce ismin
Harfsizdir senin sesin
Rabbi sensin şu alemin
İsmi Melik'sin Allah'ım
Sıkan sensin, açan sen
Hem alansın, hem veren
Cami şeye cisim çizen
İsmi Musavvir'sin Allah'ım
El Müteali, Er Rahim
Sensin benim sahibim
Mucip olansın Rabbim
İsmi Azim'sin Allah'ım
El Evvel'i, Vel Ahir
Hem Batın'sın, hem Zahir
Âliyy'dir ismin, VelKebir
İsmi Rahman'sın Allah'ım
20.04.2016NEYİ ARAMAKTAYIZ

AŞIKIN AKRABALARI
Hz.Pir Efendimiz,her kes aşık olduğumu anladı ama aşkımın kime olduğunu bilemedi buyurmuştur.Aşıkın akrabaları,yakını,eşi,dostları hep aşkdan doğan kişilerdir.Soyu,sopu onlardır.Gönüllerden gönüllere girerek yaşarlar.Ne gariptir ki hepsi birbirlerini tanırlar.İsimleri,doğdukları şehirler ve yaşadıkları asırlar farklı olsa da ,yaşadığı asırda kıymeti bilinmeyen Hazreti Muhyiddin'in,Hallac'ın ,Nesimi'nin,Niyazi'nin ,Pir Sultan'ın ,Şah Hatayi'nin bugünkü sevenleri,o zamankinden daha çoktur.Aşkın çocukları aleme yayıldıkça ,sınırlar kalkar,renkler kaybolur.Irklardan bahsetmek çok edep dışı ve çok soğuk kalır .
HAKK'A YÖNELİŞ ALİMİN DİLİNDE,AŞIĞIN GÖNLÜNDEDİR

İBADETTEKİ SÜRUR MU?GURUR MU?

25 Nisan 2016 Pazartesi
BİR ŞEY KOPTU BİZDEN BİR ŞEY

HİKMETLİ SÖZLER
*Seven sevilir,sayan sayılır.Takdir eden,takdir görür
*Akıl,göz gibidir
*Kalp tasfiye edilmeden ahlak değişmez.Tasfiyenin şartı;beni hangi şey Allah'tan alıkoyuyor diye murakabe etmektir.
*Aşk ile yoğrulan yüzü hiç bir ayna çirkin göstermez.
*Kalp kıranın kısası Allah kılıcı ile yapılır.
*"Ah"anahtarı ile açılamayacak kapı yoktur.
*Gözü yerde olanın gönlü asumana çıkar
*Bu dünya darılmaparazı değil,dayanma pazarıdır.
*Gönül alemi gam ile kirlenir,tövbe ile temizlenir.
*Kandilin resmi ışık vermez.Kandilin kendi olmak lazımdır.
*Ayağına batan dikeni akrebin iğnesi ile çıkarmaya çalışma.Allah'ı tam bilen her şeyi ondan bilir.Ömrün bereketi güzel ameldedir.Kalbin devası rıza göstermededir.
*Eğrinin doğrusu,doğrunun eğrisi yine eğridir.
*Gül açmadan renk alamaz.Amelsiz ilim gönül yküdür.Ağırlık verir.Sözü ile değil fiil ile öğüt verene uy.
*Sükut derdinden ölmek,söylemek derdinden ölmekten hayırlıdır.
*Sabır,hilesi olmayanın hilesidir.
*Akıl,göz gibidir
*Kalp tasfiye edilmeden ahlak değişmez.Tasfiyenin şartı;beni hangi şey Allah'tan alıkoyuyor diye murakabe etmektir.
*Aşk ile yoğrulan yüzü hiç bir ayna çirkin göstermez.
*Kalp kıranın kısası Allah kılıcı ile yapılır.
*"Ah"anahtarı ile açılamayacak kapı yoktur.
*Gözü yerde olanın gönlü asumana çıkar
*Bu dünya darılmaparazı değil,dayanma pazarıdır.
*Gönül alemi gam ile kirlenir,tövbe ile temizlenir.
*Kandilin resmi ışık vermez.Kandilin kendi olmak lazımdır.
*Ayağına batan dikeni akrebin iğnesi ile çıkarmaya çalışma.Allah'ı tam bilen her şeyi ondan bilir.Ömrün bereketi güzel ameldedir.Kalbin devası rıza göstermededir.
*Eğrinin doğrusu,doğrunun eğrisi yine eğridir.
*Gül açmadan renk alamaz.Amelsiz ilim gönül yküdür.Ağırlık verir.Sözü ile değil fiil ile öğüt verene uy.
*Sükut derdinden ölmek,söylemek derdinden ölmekten hayırlıdır.
*Sabır,hilesi olmayanın hilesidir.
AKRABA KİME DENİR
Senin derdinle Allah rızası için dertlenen,seninle her şeyi paylaşmaya hazır olan kişiye denir.Gerisinin üzerine kapıyı kapatmak gerekir.Yerine göre rest çekmekte gerekir.
KEDİ VE KÖPEKTEKİ MEŞREP FARKLILIĞI
Köpek sadık,Kedi nankördür derlerse de bu hayvanların meşreplerinden dolayı bu değerlendirme yapılmıştır.Halbu ki Kedi Rızkın Allah'dan geldiğine inanır ve sahibine fazla yaltaklanmaz.Köpek ise rızkın sahibinden geldiğine inanır ve bir parça ekmek veren kim olursa olsun peşinden ayrılmaz..Bu hayvanları değerlendirmemizde (şu iyi bu kötü gibi)bir ölçü olmamalıdır.
ZİYA OSMAN SABA
"YAĞMURLU BİR GÜNDE"
O kadar istedi ki ber şeyi içim,
Dedim,kendi kendime "bari,çocuk olsaydım"
Bana bir camdan seyrettirseydi dadım
Yağmurun yağdığını bahçede sicim sicim
Üşümezdi bu yağmur gününde içim
Kulağıma öpüşle fısıldansaydı adım
Benim işte kalmamış önümde bir sevincim
Günler,evvelki günler,geçen aylar ve yıllar
Götürseydiler beni doğduğum eve kadar
O evin taşlığında
Sevinçten ağlasaydım
Son günümde olaydım,ufak o kadar ufak
Ki yavaşça en tatlı bir masala dalarak
Ve bir anne dizinde
Büsbütün uyusaydım.."
(Ziya Osman Saba)
Masumiyete olan hasret ile bir ömrün boşa geçmesi hasreti ifade edilmiş.Hakikat yolunda ilerlemiş ve denize kavuşmuş olsaydı,dünyada geçirdiği her günün elini öperek saygı duyardı:VAR OL EY SEN TERTEMİZ İNSAN YETER"derdi.
O kadar istedi ki ber şeyi içim,
Dedim,kendi kendime "bari,çocuk olsaydım"
Bana bir camdan seyrettirseydi dadım
Yağmurun yağdığını bahçede sicim sicim
Üşümezdi bu yağmur gününde içim
Kulağıma öpüşle fısıldansaydı adım
Benim işte kalmamış önümde bir sevincim
Günler,evvelki günler,geçen aylar ve yıllar
Götürseydiler beni doğduğum eve kadar
O evin taşlığında
Sevinçten ağlasaydım
Son günümde olaydım,ufak o kadar ufak
Ki yavaşça en tatlı bir masala dalarak
Ve bir anne dizinde
Büsbütün uyusaydım.."
(Ziya Osman Saba)
Masumiyete olan hasret ile bir ömrün boşa geçmesi hasreti ifade edilmiş.Hakikat yolunda ilerlemiş ve denize kavuşmuş olsaydı,dünyada geçirdiği her günün elini öperek saygı duyardı:VAR OL EY SEN TERTEMİZ İNSAN YETER"derdi.
DOKTOR MÜNİR DERMAN (Rahmetullahi aleyh)

Yine Yunus Emre ile alakalı bir toplantıya davet edilmiş.O toplantıda Bakanlık yapan bir şahsiyette mevcutmuş.Münir Derman beyin konuşmasından sonra Bakan konuşmaya başlamış.Münir beyi kastederek:"Hayatta en kötü şey dini siyasete alet etmektir"diyor.Kendisinin hiç hak etmediği bir laf geldiği için söz istiyor ve salondakilere Münir Bey şöyle seslenir:"Bakan bey çok doğru söylüyor.Ancak hayatta dini siyasete alet etmekten çok daha kötü bir şey vardır:O da dinsizliği siyasete alet etmektir..".Bakan topyantıyı terk ediyor.
İBRAHİM HAKKI HAZRETLERİNİN ENDİŞESİ
BU ENDİŞE 18.NCİ YÜZYILA AİTTİR.İSLAM'IN MADDİ YÖNÜ İLE MANEVİ YÖNÜNÜN AYRIŞMASIDIR.Medrese maddi ilimlerle(Zahiri ilimler,Matematik,Tıp,astronomi v.s)ilgilenmeyip sadece dini ilimlere yönelmesi,Müslümanların teknolojide geri aklmasına neden olmuştur.İbrahim Hakkı hazretleri Marifetname isimli kitabında :"İslam toplumunun gidişatı beni düşündürüyor.Medreselerde ilim tahsili sadece manevi ilimlere yönelik oldu.Cebir,astronomi,kimya,felsefe artık okutulmuyor.Bu çok tehlikeli bir hal."diyor.Marifetname isimli eseri bu endişesi üzerine kaleme almaya karar vermiştir.Sadece manevi ilimle iş bitmez.Düşman silah kullanırken,taşla karşılık vererek başarılı olamazsın.
BEŞER İLİŞKİLERİNDE ÖLÇÜ

AKIL KİLİT OLURSA
Hak Teala aklı,anahtar olması için yaratmıştır.Her müşkülü,problemi çözen akıl,aşk bahsi geldiğinde akıl, anahtarlığı bırakıp bizatihi kilit olurmuş.Aklın kilit olmasının nedeni,her layık olmayan,aşk sahasına ayak basıp aşkın adını kötüye çıkarmasın diyedir.Bu gün,şöhret olma yolunda Evliyayı inkar,Kerameti inkar,gaybi bilme,kader sırları konusunda kabul ve ret etme noktasından Hz.İsa'nın babasız yaratılması,Hz.Meryem'in gebe kalması,Hz.Adem'in çift cinsiyetli olup Hz.Havva'yı doğurması ve neslin bu doğandan devam ettiği konusundaki fikirleri ileri sürüp teviller yapanların akılları,kilit olmuş olanlardır.Burunları koku almadığı için,yahut köpek tiynetli olmakla leşe ait koku onları asla rahatsız etmez.İştah ile yerler.Zan üzre yaşayanlardır.
SÜREKLİ YENİLENME NEDENDİR?

Muhakkak ki bu dünyadan ötede başka bir dünya var.Onunda delili şu ki;her gün dünyaya doğanlar ve yeni gelenler var,yine her gün bu dünyada yaşama nöbetini savmış,eskiyen,yıprananlarında geçip gitmeleri var..Yeni bir gün,yeni bir gece yeniden yeniye bağlar,bahçeler,yeni yapılan evler insanları avlamak için yeni ağlar,tuzaklar her an yepyeni bir düşünce ,yepyeni bir doğum,yepyeni bir ölüm.Gözün gördüğü şu alemin ötesinde sonsuz bir alem olmasaydı,yeniler nereden gelir,eskiler nereye giderdi?Dünya ırmağın suyu gibidir.Hep aynı gibi görünür.Fakat yeniden yeniye akar gider.Gelir,akar;bu nerden geliyor (Divanı Kebir-Hz.Mevlana)
AŞK ŞARABI HELALMİDİR?HARAMMIDIR?
"Aşk şarabı üzümden yapılmadığı için Ne helaldir ne haramdır"buyurmuştur Hz.Pir.Ancak helallik ve haramlık nöbet,nöbetdir.Bazan Helal devri gelir,bazan haram devri.
AŞIK NASIL ANLAŞILIR
Ayı'nın dokuz türküsü varmış.Dokuzu ham ahlat(armut)üzerine imiş.Yani çok sevdiği armut meyvesinin olgunlaşması üzerine imiş derler."Bir toplum içinde bir aşığın etrafında yüzbinlerce ham kişi olsa,benim iki gözümü de bağlasanız,yine size o kalabalığın arasından aşığı bulur ,gösteririm "diyor Hz.Mevlana Efendimiz.Devamla "Aklın,aklı olsa idi kalkar gelirdi.Dünya üzerindeki acaip hayatı,boş yere birbirimizle didişip durmamızı görür de şaşırarak ;Bu ne biçim hayat derdi"buyurmuştur.Düşünün ki,Devletler,bir şehri bir nedenden dolayı harap ederler sonra imar ederler.Acaiplik bundadır ki niçin harap ettin,niçin geri imar ediyorsun.İmar edecektin de niçin mahvettin?Niçin savaştın
FIKIH OKULUNUN KURALLARI-AŞK OKULUNUN KURALLARI
Fıkıh medresesinin kuralları vardır.Medreseye kabul,medrese kuralllarına aykrı davranma ve dışarı kovulma sebebleri kurallara ve törelere bağlanır.Talebe o kuralları ihlal ederse okuldan ihrac olunur.Devlet memurları bile belirli bir suçu işledikleri vakit memuriyetten ihraç edilir.Aşk medresesinin de kuralları mevcuttur.Bu kurallara uygun davranmayanlar bu okuldan atılır,Kabul edilmez.Kuralları çok ince ve naziktir.Aşk okulunda yasak olan kelimelerin en başında varlığı ve ayrılığı gerektren "BEN"kelimesi gelir.
24 Nisan 2016 Pazar
HAYVAN SAHİBİNİ TANIR DA İNSAN NİÇİN TANIMAZ
Beslediğimiz hayvan merkepte olsa,yemeğini verdiğimiz,suyunu temin ettiğimiz,ipini çözüp bağladığımızdan dolayı bizi,sesimizi tanır Efendisini gördüğü vakit başını sallar kuyruğunu titretir kulaklarını oynatır.Çünkü onun elinden yem yemiştirbSu içmiştir.Hayvanda bu kabiliyet var iken insan sahibinden habersiz ve gaflet içindedir.Yeryüzünde vekil tayin edilip yaratılan her şey insanın hizmetinde iken,vücut makinası en güzel şekilde dizayn edilip çalışırken yaratıcıdan gafil olmak merkeplikten daha aşağı bir durum değilmidir? Bu nedenle Bela yaratılmıştır.Çünkü Kafirler bela vaktinde yaratıcıyı tanırlar ve baş eğerler.Sıhhat zamanında Tanrıdan uzaktırlar.
MÜZİK VE İÇKİ İLİŞKİSİ
Çalgı,saz ve müzik avamı şarap içmeye teşvik eder.İbrahim Hakkı hazretleri "Musiki zahidin zühdünü,fasıkın fıskını artırır"buyurmuştur.Meyhaneler müziksiz,tekkeler musikisiz olmazmış.İyilerin yaptığı iyi işler,iyilikler de insanı iyilik yapmaya yöneltirmiş, Kur'an da Firavunun ve Hz.Musa'nın kıssaları anlatılmaktan murat,Firavun ve Musa'nın halen yaşadıklarını belirtmektir.Yani bugünün firavunu kimdir demirse:Benlikte olan,benlik güden deriz.Benlikten yakasını kurtarmış,temiz,pak ,günahlardan arınmışlarda Hz.Musa gibidir.Onun cinsindendir.
SÜRÜ GÜDÜCÜ OLMAK

FIKIH NİÇİN AŞKTAN BAHSETMEZ
Hz:Pir Mevlana efendimiz bu konuyu irdelemişti.Ebu Hanife hazretleri aşktan bahsetmedi.Şafi hazretleri de aşkı açıklamadı,bir rivayette bulunmadı.Aşk dinin bir konusu değilde dinin kendisi olduğu için mum dibini aydınlatmadı.Çünkü,din ilminde "CUZU,LA YECUZU-Bu caizdir,bu caiz değildir"tartışmasının bir sonu vardır.Aşk ilminde ise bir son yokmuş.İçine aşk katılmamış ibadet sizce caizmidir?Çünkü aşkın olmadığı yerde ya korku yahut kar düşüncesi vardır.Günah - sevap endişesi gibi.Günahı ve sevabı hesap eden hakikat şehrine asla ulaşamaz.
GÜNÜN NEŞ'ESİ :) alimler arası devriye ve anlam karmaşası kaosu.
günümüzde hayatın her alanında bir kaostan düzen çıkartma dipleri kazıma aldı başcağızını gidiyor..çamurlara bulanmak yetmiyor,kaplıcada kükürt tedavisi oluyoruz cümleten..yakında dağlar inkişaf edip içindekileri dışarı çıkartınca mağma turizmide canlanacak ve hazineler pay edilecek die umuluyorum
ve GÜNÜN NEŞ'E Lİ CÜBBELİ KLİP EYLEMİ!!
alimler kapışıyor ve alim alimi ilimle dövüyor..kalkan tozlar hepimizi toza buluyor ve tozlanan porlar DİNLEYİCİLERİN KULAĞINDNA GİRİP KALPLERİNDE döllenip bu cahil alimlerden hamile kalıp,yeni idea veledi zinalarını her gün doğurmaya devam ediyor..siz siz olun lütfen bu tür alimlerden hamile kalmayın ,eğer kaldıysanız düşük yapın :) ve GÜNÜN NEŞ'E Lİ CÜBBELİ KLİP EYLEMİ!!
TEVHİD İ BİLMEK -Tülay Kadı
Başlangıçta nefis toz ve karanlıklar içinde olduğundan herşeyin Allah' tan olduğunu tasdik ederek LA İLÂHE iLALLAH der...
Bir gelene, on adım ile yaklaşan Allah sonraları ise aynı kişiyi nefsinden razı olarak rücu ettirdikçe tasdiğin manası ve biçimi gelişir!
Artık "LA iLAHE İLLA ENTE" denir...
Bu mânâ içinde mânâ, sır içinde sırdır...
Sırdan maksat vücûd aleminde şahitlik yapan herşeyin ( yani hakikatin) aslına rücü ediyor olması ve menşeini gösteriyor olmasıdır!
Böylece seven ve sevilen birdir! Ancak bu anlayış ile, Muhammed'i bilinç malûmat olmaktan öte yaşayış hali olabilir!
Hakikat aleminde merhamet gereği üzeri perdelenmiş olanın işaret ettiklerinin yanı sıra alemlerin Rabbinin muradı seyredilebilir!
Ve en doğrusunu, kendisine sığınanlara anlayış üzerinden AFiYET veren Hüve bilir...
(Taha:25-28) "Rabbi Zidni Ilmen Ve fehmen ve İmanen " Ya Rabbi ilmimi anlayışımı ve imanımı arttır.
ÂMİN
Tülay Kadı 

SARHOŞLAR DÜNYASI
Herkes bir şeyden sarhoş.Tüm memleket sarhoş.Bu sözden sadece üzüm suyundan sarhoş olanlar anlaşılmasın.Ömür denilen kıymetli sermayeyi,onu bulma yolunda harcamayıp ta fani zevkler için harcayanlar,hallerinin,yasak ağaca yaklaşıp onun meyvesinden yiyen atamız Hz.Adem'in yaptıklarının tekrarı olduğunu idrak ettiklerinden inşaallah vakit geçmemiş olur da tövbeye vakit kalır.Ne gariptir ki sarhoşlar dünyasında kimse de sarhoşluğu kabullenmemektedir.Sarhoşluğu kabul edenler yalnızca Hakk aşıklarıdır.Onlar,bilerek içenlerdir.Dertleri kendilerine yük olan akıldan kurtulmaktır.Akıl def edilip,heves güzelce dövülürse sen kendinde mevcut olan huzura yol bulabilirsin oraya ulaşabilirsin.
YA AHMET YA FAKİH
Bu ibareyi tesbih çeker gibi söylemesini istemiş Akşemsettin hazretleri Sultan Fatih'ten .ve de İstanbul'u fetih için kuşatan askerin de bu kelimeleri söylemesini belirtmiş.Nedir bu Ya Ahmet Ya Fakih kelimeleri.Medrese ehli karşı çıkmış:Bu sözler Hak Teala'nın isimlerinden değil.Nasıl tespih olarak çekilir !Sultan Fatih,çekinerek hocasına sorar:Nedir bu tespihat şekli ?Akşemsettin hazretleri izah etmiş:
Sultanım !Bu vaktin kutbu Ahmet Fakih isimli zattır.Bu isim ona aittir.Tasarruf ondadır.Bu nedenle onun ismini anmaktayız.Ahmet Fakih,Kütahyalı bir sütcünün oğludur.
Sultanım !Bu vaktin kutbu Ahmet Fakih isimli zattır.Bu isim ona aittir.Tasarruf ondadır.Bu nedenle onun ismini anmaktayız.Ahmet Fakih,Kütahyalı bir sütcünün oğludur.
VAKTİ ŞERİF
Bu ifade,içinde bulunduğumuz zaman'a ,ömür sermayesine verilen değeri ifade eder ve mübarektir."Vakti Şerif hayrola"denir.Hakikatleri idrak noktasında her vaktin uslup ve usulü farklı imiş.Yani,Hak Teala'nın kendi varlığından bizleri haberdar eden yine kendisi olup bu haberdar ediş tarzı vakitlere göre değişirmiş.Evvelki gün kitaplarda yazı olan kendinden haberdar ediş,dün ses olup kulaklarımızda çınlarken bugün sükut olurken yarın bir nazar olabilirmiş.Bu nedenle vaktin kural ve kanunlarını bilmek elzemdir.Bugünün Türkiyesinde tekke ve dergahlar tekrar hayat bularak açılsa acaba ortada USTAÖĞRETİCİ bulunabilecek mi?"Göl yerinde su eksik olmaz"misali şüphesiz Yeryüzü ehlullahdan hali değildir.Hakk'ın gizlileri ve nazlıları mevcuttur.Bunlar,dergahlar kapatılmış olsa dahi vazifelerini sessizce ve söz olmaksızın icra etmektedirler.Ancak uslüp ve usulleri değişmiştir.Yeni şeyler söyleyecekler.Urbaları,elbiselerinin renkleri değişmiş olsa da hepsinin ortak özelliği muhabbet esaslılar ve müthiş derecede cömertdirler.PARA ALLAHINDIR diyenlerdir.
YAŞAYIŞIN RAHATI
Düyevi yaşayışın rahatı ,huzuru HAK TEALA ile beraber bulunmaktadır.Bu birlikteliği kişi nasıl temin ederse etsin hepsi aynı maksadı hasıl eder.Kimi, bu birlikteliği günde beş vakit namaz telakki eder,ramazanda ise 30 gün oruç.Halbuki işin hakikatı,her an bizden zuhura gelen ne varsa ki bu söz olabilir,eylem olabilir,yahut kalbimizde düşünce olabilir;Bunları bilen,gören,gözetleyen,buna imkan veren bir gücün varlığını idrakle hatırdan çıkartmama halinin sürekli olmasıdır.Bu nedenle azaların ve kalbin birlikteliğini tayin eden en etkin yol gözler kapalı tespihin tanelerini çevirmektir.
23 Nisan 2016 Cumartesi
MİHRAP VE MİMBER NİÇİN DÜNYADAN BİZİ KURTARAMIYOR ?
Nefsinle dost olmada,kiminle dost olursan ol.Mimber ve mihrap sadece tarif yapıyor.İbadete aşk katmıyor.Bu nedenle adına hapishane denilen bu dünyanın çekişlerinden bizleri kurtarmıyor ve de dünyevi metaı edinmeye imkan veren siyasi iktidarın müntesiplerini methederek dünyaya meyil etmeye mani olmuyor..Sünni olan Saddam Hüseyin son zamanında iki renkli ve yıldızlı olan Irak bayrağının üzerine ALLÜHÜEKBER yazdırmıştı da bu bile fayda etmedi.
OSMANLI MÜLKÜNÜN MANEVİ SAHİPLERİ
Hangisinin türbesine giderseniz gidin beşyüzyıl öncesinde yaşamış olanında,50 yıl önce yaşamış olanında türbesinin önünde mutlaka o zattan yardım isteyen birilerini bulursunuz.Yardım diriden istenir.O zatlar diri oldukları için adresleri belli olsun diye türbeleri yapılmıştır.Bu türbeler bizim manevi adreslerimizdir.Her birisi ya bir beden derdinin devası,yahut ruh dünyamızın tamirhanesidir.AZİZİM,Hatay Dörtyol'da medfun Fırıncı Mehmet Ağa'nın kabir taşını yazdırırken "Hızır (A.S) ile konuşan Fırıncı mehmet Ağa"ibaresini yazdırırken şüphesiz bugünün maneviyat fukarası insanımıza manevi dünyayı hatırlasınlar diye düşünmüştür.Hz.Hızır'ın varlığı Kur'an ile sabit olup,Hz.Musa gibi azim bir Peygamber dahi onun ilminin gereğine sabredememiştir.Efendimizden 2000 yıl önce yaşayan Hz.Musa için efendimiz:"Keşke kardeşim Musa,biraz sabırlı olsa idi de İlmi Ledünden biraz daha fazla şeyler öğrense idik"buyurmuştur.Manevi Erenler,bugün insanımız içinde bilinmez bir şekilde yaşarken kendilerinden işaretler vermektedir.Ancak bu işaretler duyan kulaklar ve gören gözler içindir.Diğerleri için ise asırlar önce yaşamış birisinin kabir taşıdır gördüğü.
ALLAH VELİLERİNDE BUNAMA OLMAZ
Alzahmir hastalığı(Bunama) normal insanlar içindir.Allah velilerinde bunama olmaz.Hafızaları,muhakemeleri taptaze ve ilk günkü gibidir.Bu onlara mahsus Hakk'ın bir lutfudur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)