Tasavvuf yolu neden doğmuştur?
Tasavvuf ruhi ve vicdani duyuşun mahsulüdür.Bin yıldır, yani Türk7ün İslamiyeti kabulunden itibaren kurulmuş olan Müslüman-Türk devletlerinde ve türkan gayri islam memleketlerinden hemen her şehirde cami ile beraberbir tekkenin, bir vaziyenin kuruluşuna şahit oluyoruz.
O halde bu zaruret neden doğmuştur? Bu, imanla eş bir Hakk sevgisidir.Şöyle bir cümle ile maksadı ifade edebiliriz: Şerita bir fetva, tarikat ise bir takva yoludur ve hiçbir zaman birbirinden ayrı şeyler değildir.Temel inançları bir, gayeleri aynıdır.
tasavvufun tarihi seyrini tetkik edince
görürüz ki , zaman zaman ilmiye sınıfı ile tarikat mensupları arasında münakaşa
ve mücadele zuhur etmiş ve ikisinin ayrı
olduğu zehabı na kapılarak ulema ile meşayihin arası açılmak ve münaferet
husule getirilmek istenmiştir.ihtilafın iç yüzü incelenecek olursa , hakikat
meydana çıkar ve işin müsamahasızlıktan ileri
geldiği anlaşılır.
Bazı tarikatların kendisine mahsus zikir ve ayinleri vardır.Bunları toptan red ve inkar , birinci ihtilaf sebebi olmuştur.Halbuki imanı Ehli sünnet mezhebine uygun kıbelsi bir olan ve Müslümanım diyen bir zümrnin Hakkı zikir ve tevhid hususunda içinden gelen şevk ve heyacanla , bazı efal ve harekatı iltizam etmesi, kırıcı bir tenkit yapmak için kafi sebeb değildir.
Dinin en büyük düsturu, Efendimiz SAV in amellerin temeli sayılan hadis-i şerifi" Ameller niyetlere bağlıdır, herkes niyetinden mesuldür" mealindedir ki , efali mükellefin ancak bu suretle sıhhat ve kemalini bulur.Binanaleyh şekle taalluk eden ve heyacan mahsulü olan kıyam ve devir zikirleri erbabı insafca hoş görülmek lazımdır."Bu ahval sünenete muhaliftir" ve benzeri sözler, sünnetin mahiyeti tetkik edilmeden sathi bir nazarın ifadesidirİşi tamik eden ulemamız, yerinde senetleri göstermiştir.İmam Şafi hazretleri bu zevatın başında gelir.
Her müslüman kardeştir ve kardeşlerin arasını ıslah ile memurdur.Bu ıslah her halükarda yumuşak sözlerle ve iyi telkinlerle yapılmak lazımdır.Yoksakatı, sert ve hodkam ifadelerle zındıklığa , küfre nisbet ederek insafsız ve hç deilmi olmayan yolları seçmek , ilim adamlarına yakışmaz.
Bir de tefrikaya ve itneye sebeb olmak en büyük vebaldir.Abesle uğraşmaktan, kahvede oturup oyun seyretmekten veya afaki sohbetten , bir toplulukta iki hak söz dinlemek elbette evladır ve bir ameli salihtir.
Güzel bir ses ve saz işitine "Her şey Hakkı tesbih eder" (isra 44)mealindeki ayeti düşünen, ikir mertebesine yükselmiş olur, hevesatı nefsaniyeyi düşünenler ise o derekede kalır.
Vaiz ve hatiplerin temkinli olmaları gerekir.Cemaatin içinde bir çok tarikat mensubu bulunacağını düşünerek temkinli olmaları, herhangibir gücenikliğe ve tefrikayasebeb olmamaları vazifelerinin gereğidir.Onların bi-taraf birer otorite olmaları iktiza eder.Çok ve etraflı okuyup , ehli kıbleyi birbrine düşürmenin vebalinden sakınmalıdırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder