BUNLARI BILIYOR MUYDUNUZ ?
Küçükken yaramazlık yaptığı için babası
tarafından pencereden aşağı sarkıtılmıştır. O günden sonra ölümden korkmuş ve
eserlerinde hep “ölüm” temasını işlemiştir.
Nazım Hikmet’in en değişik özelliği
devamlı beyaz pantolon giymesiydi. İlham geldiğinde aklındaki sözleri hemen
beyaz pantolonuna not alıyormuş. Tüm dünyanın tanıdığı bir şair olmak, böyle
değişik özelliklere sahip olmaya bağlıdır belki de.
Bursa cezaevinde ıslak ıslak çok dayak
yediği için onun en büyük korkusu su olmuştur.
"R" leri söyleyemeyen şair...
Bir gün matbaadan çıkıp Karaköy’e gitmek
için bindiği taksinin şoförü sorar:
“Neğeye biğadeğ?” Utancından “Kağaköy” diyemez, “Eminönü” der.
İner. Oradan Karaköy’e kadar yürür.
Hiç evi olmamıştır. Ölene kadar otelde
yaşamıştır. Nazım Hikmet’in annesine aşık olmuştur.
Aynı zamanda iyi bir ressamdır. Evinin planını
da kendisi çizmiş ve evine isim veren ilk şairimiz olmuştur. En büyük
takıntısı: Sol tarafında kimseyi yürütmemek.
Hastalık derecesindeki takıntısı ise: Toprak
yemesidir. Haşim’in şiirlerinde hep gün batımı, gece, ay ışığı, hüzün olmasının
sebebi çirkin olmasından derler.
Üç büyük şairi ( Turgut Uyar, Cemal
Süreya, Edip Cansever) kendisine tutsak eden kadın… Bahsi geçen güzel.
Sevgili Cemal soyismindeki iki y’den
birini bir iddia sonucu kaybetmiştir. Evet, soyismi tek “y” ile yazılıyor.
Ölümü
belediyenin açtırdığı bir çukur yüzündendir. Çukura düşmesi sonucu
başından yara almış ve ölüm sebebi bu olmuştur.
En ünlü sözleri kitap okumak üzerine
olan Cemil Meriç gözlerinde oluşan bir rahatsızlık nedeni ile yazıları
okumayacak duruma gelmiştir. Gözleri göremez duruma geldiğinde ise yakınlarının
yardımı ile yazmaya devam etmiş hatta en verimli eserlerini gözlerinin
görmediği dönemlerde kaleme almıştır.
Sabahattin Ali su gibi Türkçesi ile
kitaplarını kaleme almıştır. Kısacık ömründe hayata her daim pozitif
düşüncelerle bakan Ali diksiyon takıntısına sahipmiş. Yanlış telaffuz edilen
bir söz duyduğunda hemen bunu düzeltme girişiminde bulunurmuş. Hatta bu
durumundan eşi Aliye Hanım oldukça rahatsız olur, bunu da kendisine söylermiş.
Sabahattin Ali bu olayı arkadaşlarına “ Aliye hanım bana bu yüzden fena içerliyor.
Karı koca ağız tadı ile kavga edemiyoruz. Kavganın ortasında tutup diksiyon
yanlışlarını düzeltiyorum” diye anlatırmış.
Türkçeyi en iyi kullanan şairlerimizden
Ahmed Arif aynı zamanda Zazaca, Arapça ve Kürtçe dillerini de biliyordu. Ata
binmeyi daha küçük yaşlarda öğrenen Arif şahlanmayan ata binmezdi. Yaşamının
büyük bir bölümünde günde 4 paket sigara içen Ahmed Arif tam bir sigara
tiryakisiydi.
Söylenenler göre Ümit Yaşar yirmi üç
kez, kendi sözlerine göre de üç kez intihara kalkışmıştı.
1973 yılında Ümit Yaşar Oğuzcan’ın on
yedi yaşındaki oğlu Vedat Oğuzcan, Galata Kulesi’nden aşağı atlayarak intihar
eder. Rivayet odur ki, cansız bedeni yerde yatarken avucundaki kağıtta bir not
yazılıdır: “Baba intihar öyle edilmez, böyle edilir!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder