KABETÜ'L-UŞŞAK BAŞED İN MEKAM
HER Kİ,NA-KES AMED İNCA ŞOD TEMAM.........
Bu makam Aşıkların Kabe'si oldu. Noksan gelen tamamlanır.
ALLAH İÇÜN ALLAH İLE ALLAH'A GİDERSİN
ALLAH'TAN ALLAH İLE ALLAH'A GELİRSİN
2 Şubat 2021 Salı
EŞYANIN TESBİHİ
– Nasreddin Hoca’nın fıkraları, hep tasavvufî mânâlar taşır. Fıkra, Nasreddin Hoca’nın, herhangi bir adama “Hakîkat”i anlatmak için, ne kadar zorluk çektiğini anlatmak istiyor. Biz de, Nasreddin Hoca gökteki ay’ı anlatıyor zannediyoruz. Gökteki ay insanların hizmetçisidir; yıldızlar da öyle. İnsanı sevdikleri için, dönerek onu tesbîh ediyorlar… Onların çoğu da, küre gibi topraktır. En şuurlu varlık, yani “insan” kürededir. Küredeki her şey de insana hizmetçidir, insanı tesbîh eder.
Kur’ân’daki “tesbîh”i tespih çekmek zannediyorlar. Ayların, yıldızların tesbîhleri, bize ışık vermeleri ve dönmeleridir. Şu yemekler hep bizi tesbîh ederek geliyorlar. Biz onları yiyince, yani onlar bize vuslat edince onların hülâsaları gözümüze, kulağımıza karışacak, yani o gıdalar biz olacak.
Anlamayan da, tespihle Allah’a karışacak. Ooo… Çok uzak. Allah’a hizmetle, sevgiyle, aşkla varılır.
Bizim iştahımızı arttıran şey, gıdaların bize vuslat hususundaki aşkıdır. Bu gıdalar çiğ olsaydı, ağzımız sulanmazdı. Vuslat kolay mı? Bu gıdalar biraz sonra ağzımızda, çiğnenecek, parçalanacaktır. Gıda, bu çiğnemeye râzı olmazsa kokar, çürür.
Aynen böyle, her varlık da insana yaklaşamazsa, ekşir, yani ondan ayrı kalır.
Allah’a vuslat edenler, ekşimez; dâimî bir zevk içindedirler. Onları öldürseler bile yine zevk… Arada kesinti olunca, yani Allah’ın kanununa râzı olmayınca, başlar ekşimeye.
Rızâ da nasıl olur; Allah zengin, fakîr diye bir tefrîk yapıyor mu? Dâima gönül hoşluğu istiyor, dâima kendisiyle beraber olmayı, ayrılmamayı istiyor. Kendine karışmalı, işine karışmamalı. Onun yaptıklarını yanlış gördük mü başlar azâb. İşte bunun için ona; “Lâyüs’el ammâ yef’al” demişler; işine karışılmaz.
İsteyenlere verilecek olan şey, kimsenin malı değildir, ilm-i ilâhî’dir, Allah’ın ilmidir; onun için, iltimas olmaz; zengin, fakîr tefrîki yapılamaz.
Veren, bedâva verirse; mal sahibine; yani Allah’a ihânet etmiş olur. Allah isteyene kendini verecek; kendi varlığını, bütün ilâhî kudrete bürüyerek verecek; tâlip nasıl olmalı ki vermeli…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder