22 Aralık 2020 Salı

LATİFE

Türk’ün biri Halep’e yağ götürüyor satmak için. Bizim bulunduğumuz zaman Halep’te haftada iki gün pazar kurulurdu. Biri “Ahad pazarı” kalenin etrafında kurulur. Biri de “Cuma pazarı”, “Kastelharâmi” de kurulur. Orada hıyar çekirdeğine varıncaya kadar herşey satılıyor. Türk orada yağ satarmış. Arapça da bilmezmiş. Öteden bir Arap müşteri gelmiş; o da Türkçe bilmiyor. Arap soruyor: – Kem kırş? Türk bunun: Kaç kuruş? demek olduğunu bilmediği için, bu sözdeki “Kem” kelimesini Türkçe “Kene” zannediyor. Arap’a : “Benim yağ tertemiz, içinde ne kene var, ne birşey” diyor. Arap Türk’ün sözünü anlamadığı için yine “Kem kırş?” diye soruyor. Türk kızıyor: “Sus yahu… Duyan da yağın içinde essahtan kene var zannedecek” diyor. Arap yine “Kem kırş?” deyince, Türk: “Nerden geldi bu belâ başımıza…” diyerek Arap’a bir tokat aşkediyor. Arap tokat’ın acısıyla “Yâ Settâr!” deyince, Türk (Ha şöyle. “Yağ satar” de. Yağ satarım ya, ne zannediyorsun…) diyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder