20 Aralık 2020 Pazar

BİLMENİN(BİLİNCİN) KIYMETİ

Mânevîyyet, tasavvuf terakkîye mâni değildir. Bilâkis mânevîyyet terakkî etmezse maddîyyat terakkî edemez. Dışın terakkîsi, için terakkîsine bağlıdır. Namazın içi ile dışı da böyledir. Yeter ki yaptığımız şeyin ne olduğunu, hikmetini anlıyalım. Her şey böyle; anladığımız, bildiğimiz şey bizim; bilmediğimiz bizim değil. Şu evde bir küp altın olsa; ben bunun nerede olduğunu bilirsem, o para benimdir; bilmezsem benim değildir. Son derece ihtiyaç içinde kalırım da yine o paranın mevcudiyetinden haberim olmaz. Bilmenin ehemmiyeti bu kadar büyüktür. Onun için âyette: “Bilenle bilmeyen bir olur mu?” deniliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder