Allah’ın bir nesne üzerinde ihsanını göstermesi ve o ihsanın devamlı artması olayına bereket denir. İki tane vazîfemiz var bizim bu âlemde. Birincisi Allah’a kulluk vazîfemizdir. İkincisi Allah’ın yarattıklarına hizmet vazîfemizdir. Yani sadece bütün gün ibadet edip kulluk etmekle Allah’ın hoşuna gidemeyiz. Ancak onun yarattıklarına hürmet edeceğiz, saygı göstereceğiz. O zaman Allah’ın hoşuna gidiyor. Bu ikisi de, yani gerek ibadet ve kulluk, gerek de hizmet, ikisi de bereketi artırır.
İnsanlar haramla değil de helâlle geçiniyorlarsa bu berekettir. Çünkü helâl paranın hakîkaten bereketi çoğalır. İçinde dedikodu barındıran ev bereketli olmaz.
İslâm, teslim olmak demektir. Allah’ın söylediklerine râzı olmak, teslim olmak, bereketi artırır. “Teslim olmak”: O’ndan geleni güzel karşılayabilmek sanatıdır.
Doğal olarak biz bereket dedik. Bereket deyince hep paranın bereketi anlaşılıyor. Ama sağlığın da bereketi var. Zamanın da bereketi var. Ömrün de bereketi vardır. “Sadaka verenin ömrü artar” diyor Peygamber Efendimiz. Sadakayı verdiğimiz zaman, o başkasını kendimizden çok düşünmeye başlayınca diriliyoruz; ömür ömür haline geçiyor. O zaman, bereketli ömrü tanımlarsak; bereketli ömür başkalarına fayda için harekete geçmiş olmak demektir. Kişi İslam’ı yaşadıkça, has kullardan oldukça ve kazanımlarını paylaytıkça herşeyin bereketi artar. Hülasa Hakteala bu şuurdan bizi mahrum b
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder