Dünya ve ahiretin şeref ve devletini cem eden Hz.Süleyman, azametli ordu ve erkanıyla birlikte karınca vadisinden geçerken bir karıncanın kavmine(karıncalara) " Yuvalarınıza giriniz ki Süleyman ve askeri sizleri bilmeyerek tepeleyip kırmasınlar" dediğin işitti ve bu söze güldü.Ordu vadiye ininci bu karıncayı nuzuruna getirmesini bir cinni'ye emretti.Hayli aradılar, derin bir delikte buldular Hz.Süleymanı'ın emrini tebliğ ettiler .Karınca biraz durdu.Emri tebliğ edenler"niçin duruyorsun_?" diye azarladıklarında yuvasına girerek , belini iki yerden bağlamış , eteklerini beline sokmuş ve ağzına da bir çekirge budu almış olduğu halde çıktı.İtiaat ve inkiyadına halel getirmemek üzere acele ile Süleyman7ın karargahına koştu.Askerin çokluğunu ve ordunun heybetini görünce Allah'ın azamet ve imdadına hayretler içinde kaldı.Ve hediyyesini bir toprak keseğinin veya bir ağacın üzerine koydu.
Süleyman peygamber: Bu getirdiğin nedir?" diye sordu.Karınca "Hediyyemdir.Küç üklerin büyüklere hediyyesiz gelmesi caiz değildir.Hediyyeler de hediye edenlerin miktarınca olur" diyerek kabulünü diledi.ve Hz.Süleyman ile karınca arasında şu konuşmalar geçti:
Süleyman: Bizim buna ihtkiyacımız yoktur.
Karınca: İhtiyacnız olmadığı malum . Fakat hhizmetinizde bir sürü serçeler de vardır, onlar yerler.Müluka getirilen hediyyeler onların şanına layık olursa ne ala , olmazsa maiyyetindekilere ayrılır.
S: Senden bir şey soraıcağım.Cevap ver.
K: Buyrunuz sorunuz.
S: Karıncalara niçin "Süleyman ve askerleri sizi tepeler ve çiğner ,kırar, yuvalarınıza giriniz" diye bizden tahzir (sakındırdın)ettin?. Sen benim Babamın kim olduğunu bilmiyormusun?
K:Evet biliyorum.Sen Allah7ın nebisi, emini ve Davud peygamberin oğlusun, sizden cevr ve zulüm olmaz
S:Öyle ise niçin kavmini bizden sakındırdın?
K: iki cevabım vardır.birisi
" la yehdimenneküm sülemanü ve cünhdühü ve hüm la yeş'urun(Neml 18) (Süleyman ve ordusu farkında olmaksızın sizi ezmesin) dedim.Mutlaka kırar çiğner demedim, bilmeyerek çiğnemesinler dedim.
S:İkincisi nedir?
K: Bunu ızhar etmekten teeddüp eder, utanırım
S:Söyle, hak söz acı da olsa irşad eder. Faydalanırız
K: Biz karıncalar bu boş ve ıssız vadide ot kökleri, kırıntılarını yiyerek yaşarız ve bunu en iyi maişet ve refah olduğunu zan ile , hemd ve şükür ederek halimizden memnun geçinirken , sizin müstakim kametinizi(doğru boylarınızı) ve güzel yüzlerinizi , birbirinizle ağızdan konuşmanızı, süslü elbiseler, kıyemtli binekler , müzeyyen eğerler , yaldızlı parlak üzengilerinizi , keskin kılıçlarınızı ve leziz yemeklerinizi görürlerse gözleri kalır ve bizlerde hiç bir şey değilmişiz , böyle olacağımıza kaşki hiç yaratılmasaydık diye hal ve hayatlarından meyus olmalarından korktuğum için bunları görmesinler diye yuvalarına çekilmelerini hayırlı buldum.
S:-karıncanın bu sözlerine taaccüble- Bu güzel ve nasihatamiz sözlere devam et
K: Ya Nebiyyallah , sen ne ile bu ins ve cinnü zabt edip hükmün altına aldın
S: Çok kıymetli cevherden yapılmış mührünü göstererek bununla alıyorum
K: Bu mühür kaç dirhem, ne kadardır?
S:Bir iki dirhem
K: Bundaki işareti biliyormusun?
S: Sen söyle bakalım ne imiş ?
K: Baştan başa hüküm ve zabteddiğin dünya dahi bu mühürdeki taş gibidir.Bir sineğin kanadına müsavi olamaz, buna mağrur olma
S: Nasihatine devam et
K:Tahtını taşıyan nedir?
S: Rüzgar taşır.Öğleye kadar bir ay,öğleden akşama kadar da bir aylık yol alır.
K: Bu tahtı ali'den daha ekrem ve azam olan bedeni latifiniz, vücudu şerifinizde bunun gibidir.Onu da ruh gezdirir.Cisim toprakta kalır.Ruh Allah'a rücu eder.
Süleyman karıncadan bu sözü işidince bayılıp düştü.Kendine geldiği vakit:" Süphanallah ya Rabbi , senin halkında asla batıl yoktur" diye tevbe etti ve karıncaya "Biz sana misafir olacağız" dedi.karınca " Merhaba hoş geldiniz" diyerek kavminin içine gitti ve zahire(yiyecek) cem etmelerini emritti.Karıncalar tepeler gi.i arpa yığdılar.
S: Bunları nereden aldınız
K: Müluku maziyyenin(geçmiş hükümdarların) hayvan yemlerinin artıklarıdır
S: Bu hale ve karıncanın bu işaretine hayret ve taacüble- Senin askerin mi benim askerim mi çoktur?
K: Ye nebiyyellah benim askerime nisbetle senin askerin kara öküzün alnındaki ak kadardır
dedi ve bir sınıf askerine yuvalarından çıkmalarını emretti.Vadi karınca ile doldu.Taşların ağaçların üzerini karınclaar kapladı.Yer, karıncadan görünmez oldu.
xS: Daha varmı? hepsi çıktı mı?
K: Bu yetmiş sınıftan birisidir, daha atmış dokuz sınıf yuvalarından çıkmamıştır dedi.Süleyman :"Süphanallah! Ya Rabbi senin cünudunu(askerlerini) ancak yine Sen bilirsin" diyerek hayret ve taaccübler içinde kaldı
Bu hikayeden şu faydaları anlamaktayız:
1-) Karınca hakir bir hayvan iken , uidaresi altındaki kavminin yuvalarına girmelerini emrederek Süleymanın askerlerinin çiğneyip kendilerini kırmasından koruduğu gibi, bir kavmin, bir milletin idaerisni üzerine almış büyüğün , reisininde o kavmin işlerinde faydalı olanlharı yaptırıp, zararlı olanlarından tahzir etmek ve onları korumakla mükellef olacağı,
2-)Hediyeleşmenin muhabbeti artıracağı,Mücadile suresi 12 ayette belirtildiği gibi "Ey müminler ,Resulullah'dan gizli bir sual ve ricanız olduğunda -eğer varsa- daha evvel fukaraya sadaka veriniz ki, bu sizin için hayırlı ve günahlardan temizleyicidir mealindeki kavl-i kerimi üzere hediyye takdiminin lüzumu.
3- Büyüklerin huzurunda edebe riayet ve kusuruna özür dilemek vacib olduğu
4-)Süleyman peygamberin o azametine rağmen hakir ve deni bir karınca ile konuşmaktan ve sözlerini dinlemekten kibirlenmemesi,
5-)Hz.Süleyman babası ve dedesi peeygamber,ilim hikmet menbaı,Allah tarafından vahiy ile teyid buyrulmuş iken bir kaıncadan bazı meseleleri sorup öğrenmek ve nasihatlarını ziyade kılmasını dilemesi .
6-Allah7ın mahlukatı ne kadar küçük , kara yüzlü , dilsiz ve hakir de olsa onu küçümsemenin , ona hakaretle bakmanın caiz olamayacağıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder