İnsan tecelli mahalli olarak yaratılmıştır ve tevhit üzerine Rabbi kendisinde bulduğunda insandır ve gerçek huzur , gerçek mutluluk o hal üzere olandır.İman ruhun gıdası , cennet taamıdır.İlim ve mana vuslatının makamı olan insandan irfaniyet doğmalıdır.Cenabı Allah'a kendi zahirinde şahit olup yaratılmış her zerre ile birlikte Vahdeti vücud olan kainatın bütünlüğünde kendi tafsilatını yahi Allah'ın özelliklerini müşahedede , muhabbette ve zikirde olmalıdır.
Mürşid-i Kamil , kendi varını Allah'da fena kılarak halktan Hakk7a uruç etmiş ve devamında Hak'dan halka nüzul ederek Hakk7ın varlığıyla, tecelliye çıkışındaki aldığı esma olarak yeryüzünü, gökyüzünü ve ikisinin arasındaki putları kırıp Kabe'nin yeni örtüsü olmuştur.Mürşid-i Kamil bizim aramızda bulunan Allah dostu , Muhammedi ahlakıyla birlikte Muhammedi irfaniyetiyle , yaptığı muhabbet neticesinde , bizler kendi halimizi görmeye başlarız.Görüşümüz neticesinde henüz farkında olmasakda bir çok fark edilişler yaşarız.Bu fark edilişler,
*Kısır olan düşüncemizin dayanaklarının ve nefsin telkinlerinin yıkılması,
*Nefsin dünyaya olan bitmek tükenmek bilmeyen aşkından kaynaklı isteklerinin, sorgulanmaya başlanıp , azalması ve bitmesi,
*Aklın nefsi emareye tabi olması sonucu ve örf, adet , gelenek, görenek, töre gibi kavramlardan kaynaklı cenneti cehennem gösteren , içimizde birikmiş asılsız bilgilerin hükümsüz kalması,
*Nefsi emarenin rahatının kaçması
*Kendi elimizle yaptıklarımıza olan sevdanın bitip,aslında bu sevme özelliğinin Allah tarafından yine kendisini sevmek için verildiğini ve Allah7ın sevilmesi gerektiği fark edişleridir.Mürşidi Kamil neticesinde kendi gerçekliğimizi görmeye ve yüzleşmeye başlarız.Zannettiğimiz gibi doğru yol üzerinde temiz değil, yanlış yolda kirlendiğimizi ve kirli gezdiğimizi görür hale geliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder