6 Kasım 2019 Çarşamba

DÜŞÜNCELERİMİZİN KAYNAĞINA ULAŞMAK

Kalbimize her türlü havatır dediğimiz düşünce ve fikirler gelir. Bu bizim elimizde olan birşey değildir. Büyükler belirtir ki bu düşüncelerin doğuş yeri ruh yahut nefistir. Ancak, hangi düşüncenin ruhtan olduğunu, hangisinin şeytandan (nefisten) olduğunu bilebilmek çok zordur. İyilikler, ibaadetler ruhtan kaynaklanır, kötülükler, günahlaar nefisten kaynaklanır der isekte Niyyetler asıl olduğundan bu niyetleri bilebilmek zordur. Bir anlamda buna "insanın kendi kitabını" okumasıdır diyebiliriz. Çünkü nefiste hilecilik esas olduğundan ibadet görüntüsü olan bir fiili riya, şöhret v.s için yaptırmış olabilir. Sana ayet okutur, hadis söyletir ama bundan maksadı insanların oylarını toplamak olabilir.
Bu nedenle insanın kendi kitabını ancak insanı kamiller okuyabilir. Bu hususun tam anlatılabilmesi için Hz.Attar'ın Tezkiretül Evliya isimli kitabında aktarılan bir hadiseyi nakilde fayda vardır.
"Fudayl b.İyaz pek ihtiyar olduğundan kuvvetsizliğinden farz namazları oturarak eda edermiş. Bir gün bulunduğu şehirde cihad için seferberlik ilan edilmiş. Hz.Fudayl, nefsinde cihada iştirak etmek için duygusu şiddetli bir şekilde oluşmuş ve gazilere katılmak için ayağa kalkmış. Sonra hayırlı bir fikre teşvikten ibaret olan bu fikrin tedkikine lüzum görüp nefsine hitaben demiş ki:"Ey nefis ! Cihad farzı kifaye olup namaz farzı ayndır. Ben ihtiyarlığım ve kuvvetsizliğim nedeniyle bu farzı aynı oturduğum yerde eda ederken, senin bu farzı kifayeye iştirake meylinin sebebi nedir? Eğer bunu bana izah etmez isen, seni ağır bir riyazet altına sokarım!" Nefsi cevaben demiş ki:Ben riyazete tahammül edemem, bu meylimin sebebini söyliyeyim: Sen şimdi kılıcını alıp, gazilere iltihak için çıktığın vakit, halk seni görüp:"Bakınız şu Fudayl'a ki, bu kadar ihtiyar olduğu halde, din gayreti ile gazaya iştirak ediyor" diye alkışlarlar. Ben bu alkışlardan son derece mağrur ve mesrur olurum". Hz.Fudayl der ki:" Ey nefis, bu alkışlar nihayet şehir içinde olur, şehrin dışına çıkınca herkes kendi başının derdi ile meşgul bulunur ve sen aciz bir ihtiyarsın. Seninle kimse meşgul olmaz. Nihayet düşmanla karşılaşınca ve öldürülürsün. Sana ölümden ne zevk olur? "Nefis cevaben der ki:"Ey Fuzayl! sen beni her gün öldürmektesin, ben bu cihad içinde ölüp senin nefsin olmaktan kurtulmağa razıyım; ve öldükten sonra da;Fudayl mertebe-i şehadeti kazanmıştır, diye namın dillerde söylenir". Hazreti Fuzayl buyurur ki:"Nefsimin sureti hakdan görünerek, ihlasımı kökünden koparmak istediğini anladım ve cihada iştirakten vazgeçtim."
Havatır ve ilkaat-ı şeytani de böyledir. Şeytan ya büyük bir hayırdan men için, küçük hayrı ilka eder yahut altında şer olan fikri hayrı ilka eder veyahud nefsin hazzına ve şehavatına teşvik eder. Tüm bunları anlayarak insanın kendi kitabını okuyabilmesi Hazreti Fudayl gibi ilahi adamların işidir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder