İmam Gazzali (k.s) şöyle
demiştir:Kulun kendisine aid ülkesi , kalbi ve kalıbıdır. Ordusu;şehveti,heves
ve gadabdır. Emrindeki raiyyesi ve
yönettiği halkı; lisanı, iki gözü ve iki eliyle diğer organlarıdır. Kul bunlara
sahip olup onların emrine girmediği zaman hükümranlığı, bir melikin kendi
halkını yönetmesi seviyesine ulaşmış olur.
Şeyh Sa’di (r.a) şöyle
demiştir:
Senin vücudun iyi ve kötü
ile dolu bir şehirdir.
Sen onun sultanısın, akıl
da bilge veziri.
Bu şehirde başıboş
alçaklar vardır,
Bunlar kibir, sevda ve
hırstır.
Sultan kötülere meylü
muhabbet ederse ,
Akıllı insanlarda rahat ve
huzur nasıl kalır?
Bir de onun başarılı
yönetimine insanların hiç birine muhtaç olmaması, aksine insanların ona uzun ve
kısa vadede ihtiyaç duyması eklenecek olursa
o alem-i arzda melik sayılır.Bu,peygamberlerin rütbesidir.Çünkü
onlar,ahiret hayatını mamur etmenin yolunu bulmakla Allah’dan başka her şeyden
müstağni olur,hiç kimseye ihtiyaç duymazlar, aksine herkes onlara muhtaç olur.Bu
sultanlıkta peygamberleri, varisleri olan alimler takip eder.Alimlerin
saltanatları,Allah’ın kullarını irşat etmeğe
ve aydınlatmağa güçleri yettiği
ve kendileri irşada muhtaç olmaktan uzak bulundukları kadardır.Bu
saltanat , kula mülkünde ve gerçek saltanatında ortağı bulunmayan gerçek Melik
Cenab-ı Hak tarafından verilmiştir.Aksi halde kulun hiçbir sultanlığı olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder