23 Mart 2017 Perşembe

ZENGİNLİK


Hazret-i Dâvûd aleyhisselâm bir mağara görüp ve ittilâ (araştırmak) için içine

girerler. Ve onda bir racûl meyyit cesedi (ölü adam cesedi) ve başı ucunda bir levha

görürler ki levhada (şunlar yazılıdır):

“Ben filan oğlu filan melik (kral) olup bin sene saltanat ve bin şehir bina ve bin

kız tezevvüc edip ve bin ordu bozdum idi. Sonra ülkemde kaht (kıtlık) olmakla hâlim şu

sûrete vardı (sonunda hâlim öyle oldu) ki bir çörek tahsîli (elde etmek) için bir zenbil

(sepet) dolusu akçeyi memâlikime (ülkelerime) gönderdim, bulunamadı. Ba’dehû cevâhir

ile dolu bir zenbil-i âhâr (mücevher dolu bir sepet) dahî gönderdim. Yine

bulunamadığından saray-ı âlîye (de) açlığımdan fevt oldum (büyük sarayımda acımdan

öldüm). Hangi kimsedir ki bir çöreğe mâlik olarak sabahlamaya yâni ondan gayrı şeye

mâlik olmaya da rûy-ı arzda (yeryüzünde) kendinden zengin var deyû zan ve zum’

eylemesin (iddia etmesin). Hak Teâlâ fakiri de zengini de ifnâ eder (yok eder)”

“Bir değirmendir bu fânî, un eder bir gün bizi.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder