6 Ağustos 2018 Pazartesi

MESNEVİDEKİ BEDEVİ İLE KARISI HİKAYESİ

Mesnevi-i Şerifin ilk cildinde geçen bu hikayede Bedevi aklı temsil eder.Karısı ise nefsi temsil eder.Bunların her ikiside topraktan yapılmış beden evinde otururlar, gece gündüz birbirleri ile savaşır dururlar.
Kadın durmadan beden evinin ihtiyaçlarını diler, durur.Yani şeref ister,mevki ister, giyecek ister, ekmek ister sofra ister.
Nefis de kadın gibi , her ihtiyaca çare bulmak için , bazen tevazu gösterir, yüzünü toprağa sürer, bazende büyüklük taslar , yücelik arar.
Aklın ise bedene ait düşüncelerden haberi bile yoktur.Onun gönlünde ancak Allah sevgisi vardır.O sevgiyi kaybetmenin üzüntüsü,korkusu vardır.
Bedevinin hikayesinde geçen su testisi bizim bilgilerimizdir.Halife ise , Allah bilgisinin Dicle nehridir.
Biz testilerimizi boş olarak değil de dolu olarak Dicleye götürüyoruz.Böyle yaptığımız için kendimizi eşek bilmezsek , gerçekten de eşeklik, ahmaklık etmiş oluruz.
Dicle nehrine bir testi yağmur suyu götüren bedevi bu işte ma'zurdu.Çünkü o Dicle'yi bilmiyordu.Çölde, Dicleden çok uzaklarda yaşıyordu.
Bizim gibi onun da Dicle'den haberi olsaydı, o testiyi çöllerde taşıyıp durur mu idi?
Dicleyi bilseydi , belki de o testiyi taşa çarpar kırardı".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder